Çoğumuz yapay zekayı bir sihirli değnek gibi görüyoruz: Aklımızdaki dağınık fikirleri bilgisayara aktardığımızda, "puf!" diye mükemmel ifadelerle dolu, kusursuz bir makale ortaya çıkacağını sanıyoruz. Oysa gerçekler, bu büyülü tablodan biraz daha farklı...
15 yaşımdan beri sırtımda taşıdığım bir gölge var. O zamanlar, gençliğin verdiği coşkuyla bir basketbol sahasında koşuştururken yaşadığım o talihsiz sakatlık, hayatımın akışını değiştirdi. Dizlerimin üzerine yığılıp kalışımdan sonra belime yerleşen o keskin ağrı, ne yazık ki sadece anlık bir acı olarak kalmadı; kronik bir sırt ağrısı olarak beni takip etmeye başladı...
Mezuniyetimin üzerinden tam on dört yıl geçti. Bu on dört yıl boyunca, her sabah yeni bir güne uyanırken tek bir hedefim vardı: para kazanmak. Öğrenci borçlarım vardı, gidecek uzun bir yolum. Hayalim hep milyoner olmaktı, zira toplum bize finansal başarının göstergesinin bu olduğunu fısıldıyordu: "Bir milyon doların varsa, başardın demektir!"