"Ben başıma gelen şeylerin toplamı değilim; ben, olmayı seçtiğim şeyim." sözü, ünlü Amerikalı yazar ve aktivist James Baldwin'a aittir. Bu söz, insanın kendi kimliğini ve hayatını nasıl şekillendirebileceğinin bir ifadesidir. Baldwin, #siyahi, #eşcinsel ve #yazar olarak yaşadığı zorluklara rağmen, kendisini başkalarının tanımlamalarına göre değil, kendi seçimleri ve değerleri doğrultusunda tanımlamıştır.
Başımıza kötü bir şey geldiğinde (başarısızlık, reddedilme, kayıp), bunun bizim kontrolümüz dışında olduğunu ve ona karşı güçsüz olduğumuzu varsayma eğilimindeyiz.
Düşünce süreci genellikle şöyle ilerler: "Neyi yanlış yaptım? Bu neden başıma gelmeye devam ediyor? Benim hakkımda, insanların etrafımda olmak veya benimle ilişki kurmak istememesine neden olan bir şey olmalı?”
Ve etrafımızda sürekli olarak bu fikirleri pekiştiren, kendimiz hakkında daha da mutsuz hissetmemize neden olan insanlarla çevriliysek, o zaman işler hızla kontrolden çıkabilir.
Kendimize anlattığımız hikayeler, farkında olmasak da hayatımızın gidişatını değiştirir.
Jung, geçmiş deneyimler veya dış koşullar tarafından tanımlanmak yerine kişisel eylemin ve yaşamda kendi yolunuzu seçme yeteneğinin önemini vurgular:
“En korkunç şey, kendini tamamen kabul etmektir. Vizyonlarınız ancak kendi kalbinize bakabildiğiniz zaman netleşecektir. Dışarıya bakan, düşler kurar; İçine bakan uyanır." Carl Gustav Jung