Hızlı Tüketim Kültürüne Karşı Yavaşlık Manifestosu
- Hüseyin GÜZEL
- Aug 10
- 3 min read
Zira ruhsuzlar o kapıdan içeri giremezler... Makineler gelişiyor, durmadan hikâyeler üretiyor. Dizüstü bilgisayarımı açtığımdan bile daha hızlı kelimeler döküyorlar. Asla uyumuyorlar, kahveye ihtiyaç duymuyorlar. Unutmak diye bir dertleri yok. Sanki gelecek onlara ait?!
Gelecek onlarınmış gibi geliyorlar...
Ve yine de, insan kelimelerinin kalbine doğru iki yıllık bir yolculuğa çıktım. Klasik eserlere ve bu dünyadan daha büyük olan şeylere olan inancımla, Katolik bir üniversitede yaratıcı yazarlık yüksek lisansı yapıyorum...
Bu yolculuk yavaş ve belirsiz olacak. Zaman zaman başarısızlıklarla dolu, uzun günler boyu süren derin okumaların ardından ortaya belki sadece bir iki cümle çıkacak. Söyleyecek bir şeyim olup olmadığını sorguladığım günler olacak.
Onlar ilk öpücüğün nasıl bir his olduğunu asla bilemeyecekler.
Ben uyurken, makineler uçsuz bucaksız dijital dünyayı tarayabilir, soruları tahmin edebilir ve sonsuz edebi stilleri, sesleri, kavramları taklit edebilir. Shakespeare'den alıntılar yapıp kusursuz cümleler kurabilirler.

Onlar, genç ve gergin olduğum o an, neredeyse tereddütle pes ettiğimde, ilk adımı atıp beni gökyüzü ve yıldızlarla birlikte yutan o ilk öpücüğün nasıl bir his olduğunu asla bilemeyecekler.
Oğlunuz yuvadan uçup gittiğinde, eski odasının sessizliğinde nefesinizin kesildiğini de asla anlamayacaklar. Makineler kelimeleri şekillendirebilir, ama onları kalplerinde taşıyamazlar. Çünkü onların ne kalpleri ne de ruhları var…
Gizemli Bir Yolculuk: Eskilerin Bilgeliği
Eskiler bunu biliyordu.
Hikâye yazmanın büyüleyici bir gizemi vardır. Bu, bizim irademizden doğan bir şey değil, adeta içimizden akıp giden bir nehirdir. Sanki hikâye, zaten görüş alanımızın ötesinde bir yerlerde var ve yazar sadece onun koruyucusudur.
Eskiler buna inanırdı.
Kulaklarına fısıldayan tanrılardan, meleklerden ve hikâye tamamlanana dek onları uyutmayan gece seslerinden bahsederlerdi.

Ruhsuz Bir Dünyaya Karşı
İşimizi makinelere teslim ettiğimizde, o kapıyı onlara kapatırız. İlahi olanla aramızdaki bağı keser, o kutsal kapıyı mühürleriz. Böylece, bize ait olan ne varsa, başka bir yöne, başka bir ruha gidecektir.
Dijitalin dayatmalarından ve yapay zekanın taklitlerinden azade bir ruha.
Antik Bir Bilgelik
Merhum yazar Cormac McCarthy bu gerçeği biliyordu.
Bilinçaltımızın, dilden bile eski olduğunu söylerdi. Bu yüzden onunla doğrudan sözlerle değil, imgeler ve metaforlar aracılığıyla iletişim kurarız. Zihnin bu kadim kısmı, ilk kelimelerden, akıllı makinelerden çok daha önce de mevcuttu.

McCarthy'nin dediği gibi, kimyager August Kekulé benzen molekülünün yapısını zihninin derinliklerinden gelen bir vizyonla, rüyasında yılanın kendi kuyruğunu ısırmasıyla çözdü.
Makineler ise insan düşüncesini analiz edebilir, yeniden düzenleyebilir, harmanlayabilir ve taklit edebilir. Hızlı cevaplarla bizi şaşırtabilir, taklit içerikleri orijinal gibi gösterebilirler.
Ama onlar asla hayal kuramazlar..
İnancın ve Yavaşlığın Yolculuğu
İnsanlığıma olan inancımı tazelemek için okula döndüm. Yavaşlamak, derin okumalar yapmak, büyük edebiyatla boğuşmak ve güzel nesirlerle bağ kurmak için.
Dünya hızla, kolaylıkla ve unutuşla koşarken, ben farklı bir yol seçeceğim. Beklemeyi öğreneceğim. Talep üzerine gelmeyen o gizemli anlara alan açacağım.
Belki de bazıları bana aptal diyecek. Makinelerin beni geçeceğini, daha uzun süre dayanacağını, yarışı kazanacağını söyleyecekler. Ama ben bir yarışta değilim. Eğer bir yarışın içindeysem de, kaplumbağayım. Yavaş ve emin adımlarla ilerliyorum. İçerik değil, edebi sanat yaratmak istiyorum. Sanatsal korsanlık değil, özgün nesir peşindeyim.

Makinelere Karşı İnsanlık Manifestosu
İki yıl içinde makineler daha da hızlanacak. Ekranlara kilitlenmiş kitleleri büyüleyen iyileştirmeler, atılımlar ve göz kamaştırıcı gelişmeler yaşanacak.
Muhtemelen dolma kalem mürekkebimle dolu eski kitaplarım, şiirlerim ve günlüklerimle geride kalmış görüneceğim.
Ancak ben zenginleşmiş ve ilhamla dolmuş olacağım.
İnsanlığıma sadık kalan o hakiki kelimeleri yazmayı öğrenmiş olacağım. Çalışma odamın ve kütüphanemin sessizliğini, makinelerin ve onların kusursuz ama steril mükemmelliğinin ötesinde korumuş olacağım.
Yavaş ve emin adımlarla ilerlemeyi seçeceğim. Ve en gerçek sözlerin beni bulması için kalbimi açık tutmaya devam edeceğim…
by J. P. Weiss
Comments