top of page
  • Beyaz LinkedIn Simge
  • Beyaz Facebook Simge
  • Xing
<< 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - >>

Blog Posts

İyilerin Hala Toplandığı Bir Yer Var mı?

Yıpranmış bir dünyada, küçük nezaketler bizi bir arada tutuyor... İşte nezaketlerin bizi bir arada tuttığu böyle bir günde, eşim ve ben, kitapçının hemen köşesindeki o tanıdık, tarçın ve espresso kokan küçük kahve dükkanında oturuyorduk.


Aniden küçük bir çocuk ağlayarak yanımızdan geçti.


Gözleri etrafta, kendi dünyalarına dalmış, onu fark etmeyen yetişkin yüzlerini arıyordu. Gözlerinde o tanıdık çaresizliği, telaşlı adımlarında ise kırılgan bir paniği görebiliyorduk; hani bazen süpermarketlerde ya da parklarda yolunu kaybetmiş çocuklarda rastladığınız türden bir paniği.


Photo by Brian Wangenheim 
Photo by Brian Wangenheim 

"Selam, anneni mi arıyorsun?" diye sordum ona.


Çocuk durdu, gözlerini kırpıştırarak başını salladı beni onaylarcasına.


"Tamam, adı ne?"


Durdu, sonra "Morgan" dedi.


Karım anında ayağa fırladı ve çocuğa doğru yaklaştı. Yıllarca süren hemşirelik ve bakımevi tecrübesine rağmen, yardım eli uzatmaktan asla çekinmezdi. Çocuğun elini nazikçe tuttu ve şefkatle, "Hadi gel, anneni bulalım," dedi.


Hemen ardından personele bir duyuru yaptırmayı denememizi önerdim. Neyse ki, yakındaki bir çalışan bizi duymuştu.


"Size yardımcı olabilir miyim?" diye sordu.


Karım, kayıp çocuğu telsizle konuşmaya başlayan personele teslim etti. Kulak kesildik. Çocuk, kitapçının bir çalışanına aitti; o gün erkenden paydos etmiş olabilecek çalışanlardan biriydi.


Karım geri döndü ve Frappuccino'sunu yudumladı.

Arkamızda oturan, belki de yetmişli yaşlarında bir kadın başını salladı.


"Nasıl bir anne oğlunu terk eder?"


Bir sohbet başlattık.


Bir Sırdaşla Sohbet


Arkamızdaki kadın bize emekli bir hemşire olduğunu söyledi. Karımın bakımevinde çalıştığını duyunca, sanki bir sırdaş bulmuş gibi bize doğru eğildi. İşini o kadar çok özlediğini anlattı ki, yarı zamanlı olarak yüklenici olarak geri dönmüştü.


Karım gülümsedi ve ona kendisinin de emekliliğe yaklaştığını söyledi.


Kadın raflara göz gezdirmek için uzaklaştıktan sonra, karım bana doğru eğildi ve şöyle dedi:


"Ona artık insanları pek sevmediğimi söylemedim."

Günün geri kalanında o çizgiyi düşündüm.


Bizi bir arada tutan şeyin giderek çürümesi

Yorgun bir ruhun yansımaları… Karımda bir şeyler değişmişti. Belki de sadece o değil, dünya da değişiyordu. Toplumun artık daha kaba olduğunu hissediyordu. Bu değişim, ufak tefek şeylerde kendini gösteriyordu: kabalık, ayrıcalık hissi, basit nezakete duyulan saygısızlık.


Karım kaba biri değildi asla. Tam tersine, son derece şefkatliydi ve hastaları için her zaman elinden gelenin fazlasını yapardı. Onu yıpratan şey ölüm değildi; oraya ulaşmak için katlanmak zorunda kaldığı her şeydi. Zorlu aileler, bitmek bilmeyen bürokrasi, o konuşurken telefonlarına yapışan insanlar, işe gidiş gelişindeki öfkeli sürücüler. Bunlar, bir zamanlar bizi birbirine bağlayan bağların aşınmasıydı.


Bir nevi şefkat yorgunluğu yaşıyordu; benim de kolluk kuvvetlerindeki son yıllarımdan çok iyi hatırladığım bir ruh tükenişiydi bu. Haberlerden kaçınırdım çünkü beni üzüyordu. Odaklanmakta zorlanırdım. Toplumun yıprandığını hissediyordum ve bundan kurtulmayı çok istiyordum.


Şimdi, emekliliğe yıllar kala, sessiz hayatı kucaklamıştım.


Ev kütüphanemiz
Ev kütüphanemiz

Sessizliğin Sakinliği

Ev kütüphanemin sessizliğini herhangi bir sosyal toplantıya tercih eder olmuştum. Kitapların rahatlığında, iyi bir fincan kahvede ve evcil hayvanlarımızın bitmeyen sevgisinde, modern dünyanın o uyumsuzluğundan çok daha fazla anlam buluyordum.


Biliyorum, çok fazla yalnızlık sağlıklı değildir. Ama huzur bağımlılık yapar ve dinginlik, özellikle bugünlerde, nadir bir zenginlik biçimi gibi geliyor.

Sanırım karım da aynı şeyi hissediyordu. Elleri topraktayken veya kütüphanemizin kasvetli, durgun penceresinden bir musonun yuvarlanmasını izlerken olduğu kadar mutlu olmamıştı hiç.


Kırık bir dünyada büyülü bir an

Bir ışık hala var… Yine de, tüm bu zorluklara ve yorgunluğa rağmen, geri çekilmenin bir hata olup olmadığını merak ediyorum. Kaba insanların, kayıp çocukların, bitmek bilmeyen bürokrasilerin ve sıradanlıkların ötesinde bile, sihir hala parlıyor. Ve bize hala gerçek, iyilik ve güzelliğin var olduğunu hatırlatıyor.


Charles Bukowski'nin "Nirvana" adlı bir şiiri var.



Charles Bukowski'nin "Nirvana" şiiri, otobüsle seyahat eden genç bir adamın, yol kenarındaki mütevazı bir kafede bulduğu beklenmedik huzuru anlatır. Kısa bir an için dışarıya kar yumuşakça yağar ve her şey; kahve, yabancılar, mekanın uğultusu; mükemmel bir şekilde güzel hissettirir.


Genç adam sonsuza dek orada kalmak ister. Orada her şeyin güzel olduğu ve hep güzel kalacağına dair ilginç duygular içinden geçer. Ancak sonunda sürücü yolcuları otobüse geri çağırır ve genç adam o büyülü yerden ayrılır. Otobüsteki başka hiç kimse bu büyüyü fark etmemiş gibidir.


İyiler hala toplandığında

Sanırım çoğumuz büyüyü özlüyoruz. Çok fazla gürültüden bitkin düşmüş, dikkatimiz dağılmış ya da sadece donuklaşmışız. Yavaşlamayı unutuyoruz. Görmeyi unutuyoruz.


Karım "Artık insanlardan pek hoşlanmıyorum" dediğinde, tam olarak ne demek istediğini biliyordum. Reddettiği sadece zulüm değildi; bu, dikkatsizlikti. Manik sürücüler, bürokratik engeller, dijital narsisizm... Hepimizin yavaşça birbirinden uzaklaştığı ve o çatlaklarda kötü niyetli bir şeyin çiçek açtığı duygusu.


Ve yine de, o kayıp çocuğu hatırlıyorum. Karım ve kitapçı çalışanının nasıl hiç tereddüt etmeden davrandığını. Hala umursamayı bilen yabancılar tarafından küçük bir krizin nasıl çözüldüğünü.

Ve emekli hemşireyi düşünüyorum. Yorgun, belki de hayal kırıklığına uğramış, ama yine de işine geri dönmüş.


Geri çekilme yerine hizmeti seçmiş.


"Kötü adamlar bir araya geldiğinde, iyiler bir araya gelmelidir; aksi takdirde, tek tek, aşağılık bir mücadelede acımayan bir fedakarlık düşecekler." Edmund Burke

Karımın ve benim hissettiklerimiz, o emekli hemşirenin geri dönme kararı, kaybolan çocuğu bulan o anki küçük nezaket... Bunlar sadece bireysel parlamalar değil. Bu anlar, dünyanın kaba ve yorucu tarafına rağmen, iyiliğin hala var olduğunu ve bir araya gelme potansiyelini bize hatırlatıyor. Belki de mesele, o "büyüyü" her yerde aramak değil, onu bulduğumuzda tanımak ve desteklemek. Ve belki de daha da önemlisi, o büyüyü kendi içimizde yaşatmak ve çevremize yaymaktır. Çünkü ancak o zaman, tek tek düşmek yerine, bir araya gelerek zorluklara karşı durabiliriz.


Er ya da geç hepimiz kitapçıdaki kayıp çocuk olacağız.


Hepimiz kendimizi yalnız, unutulmuş, dünya tarafından yerinden edilmiş hissedeceğiz. Ve eğer şanslıysak, nazik biri fark edecek. İyi biri ulaşacak.


Aynı şekilde, her birimiz bir an için dünyanın yumuşadığı ve her şeyin güzel olduğu o sessiz kafeye giden yolu bulacağız.


İnsan kalmak için sessiz seçim

Belki de işin püf noktası, geri çekilme ve insanlarla nişanlanma arasında keskin bir seçim yapmak değil, her ikisini de nazikçe tutmaktır. Bahçenin sessizliğine ihtiyacımız var, tıpkı kafenin samimiyetine duyduğumuz gibi. Yalnızlığın sığınağına ve bir yabancının elinin beklenmedik zarafetine.


Evet, dünya kenarlardan yıpranıyor olabilir. Ama her yerden değil. Her zaman da aynı anda değil.


Büyüyü fark ettiğimiz sürece—o nazik dokunuşu, uzanan yardım elini, hala görmeyi seçen o ruh olmayı seçtiğimiz sürece—o zaman her şey kaybolmaz. O zaman hala bizi bir arada tutan bir şeyler vardır.


4 Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating*
Unknown member
Sep 01
Rated 5 out of 5 stars.

There are several mods available in this game, such as GTA 5  apk, where you can get new characters, vehicles, weapons, and missions that expand the overall game’s content. 

Like

Unknown member
Aug 18
Rated 5 out of 5 stars.

You’ve highlighted some important points about Job and growth in startups. From my experience, finding the right Job can make or break a venture. For founders exploring CEO hiring for startup, I recommend expert-led recruitment platforms that specialize in connecting businesses with visionary executives.

Like

Unknown member
Aug 05
Rated 5 out of 5 stars.

This is a beautiful and profoundly moving piece. The anecdote about the lost child and the compassionate response is a perfect illustration of how small acts of kindness can shine brightly in a world that often feels fractured. It beautifully captures the fatigue many of us feel, but reminds us that retreating isn't the only option. Instead, it's about choosing to be the kindness we wish to see. Slot Online Terbaik ARETABET

Like

Unknown member
Jul 10
Rated 5 out of 5 stars.

Thanks for sharing this blog article. If you’re in Dubai and need specialized care, Dr. Knee is considered the Best Orthopaedic Doctor in Dubai, offering both conservative and surgical treatment options tailored to each patient.


Like

BU İÇERİĞE EMOJİ İLE TEPKİ VER

LinkedIn newsletter...

bottom of page