top of page

Blog Posts

Sürahi Eğilir, Bardak Değil: Derinlik, Bilgelik ve Alçakgönüllülük

Dücane Cündioğlu'na ait "Sürahi eğilir, bardak değil! Derin olan, dolu olan, usta olan boyun büker, çırak değil…" sözü, derinlik, bilgelik ve alçakgönüllülük kavramlarını birbirine bağlayan anlamlı bir metafordur.



Söze göre, sürahi ve bardak gibi iki farklı kaptan, bilgi ve deneyimdeki derinlik farkını temsil eder. Sürahi, daha derin ve daha büyük bir kaptır. Bardak ise daha küçük ve daha sığdır. Bu nedenle, su dolu bir sürahi, suyunu başkalarına ulaştırmak için eğilir. Ancak, boş bir bardak, bu ihtiyacı hissetmez.


Bu metafor, bilgi ve deneyimdeki derinliğin alçakgönüllülüğü beraberinde getirdiğini düşündürür. Derin bilgi ve deneyime sahip olan kişiler, bu bilgi ve deneyimi başkalarıyla paylaşmak için alçakgönüllülük gösterirler. Çünkü onlar, bilginin ve deneyimin herkese ait olduğunu bilirler.


Bu söz, bir yandan bilginin ve deneyimin önemini vurgular. Derin bilgi ve deneyime sahip olmak, başkalarına faydalı olmak ve dünyaya katkıda bulunmak için gereklidir. Ancak, diğer yandan bu sözün mesajı, bilgi ve deneyimin bir gurur kaynağı olmaması gerektiğidir. Aksine, bilgi ve deneyim, alçakgönüllülük ve yardımseverlik duygularını beslemelidir.


Bu sözün günümüz dünyasında da önemli bir mesajı vardır. Günümüzde, bilgi ve deneyime ulaşmak her zamankinden daha kolay. Ancak, bilgi ve deneyimin kalitesi ve derinliği her zaman aynı değildir. Bu nedenle, bilgi ve deneyimi doğru kaynaklardan edinmek ve bu bilgi ve deneyimi başkalarıyla paylaşmak önemlidir.


Bireysel ve Toplumsal Boyutlar

Bu söz, bireysel ve toplumsal boyutları olan evrensel bir mesajdır. Bireysel boyuta bakıldığında, söz, kişinin kendi bilgi ve deneyimine karşı tutumunu ifade eder. Derin bilgi ve deneyime sahip olan kişiler, bu bilgi ve deneyimi başkalarıyla paylaşmak için alçakgönüllülük göstermeli ve bu konuda egolarını ön plana çıkarmamalıdırlar.


Toplumsal boyuta bakıldığında, söz, bilgi ve deneyimin toplumdaki rolünü ifade eder. Bilgi ve deneyim, toplumu ileriye taşımak ve insanların yaşamını iyileştirmek için gereklidir. Ancak, bilgi ve deneyimin doğru ve alçakgönüllü bir şekilde kullanılması önemlidir. Aksi takdirde, bilgi ve deneyim, toplumda çatışmalara ve sorunlara yol açabilir.


Sonuç olarak, "Sürahi eğilir, bardak değil! Derin olan, dolu olan, usta olan boyun büker, çırak değil…" sözü, derinlik, bilgi ve alçakgönüllülük kavramlarını birbirine bağlayan anlamlı bir metafordur. Bu söz, bireysel ve toplumsal boyutları olan evrensel bir mesajdır.


Dücane Cündioğlu kimdir?

Dücane Cündioğlu

Dücane Cündioğlu, Türk felsefeci ve yazar, 21 Ocak 1962'de İstanbul Üsküdar'da doğdu. 12 Eylül Darbesi öncesinde siyasi olaylara karıştı ve 18 yaşından önce iki kez hüküm giydi. Dört yıl cezaevinde kaldıktan sonra, Kur'an ilimlerini temel uğraş alanı olarak seçti ve Arapça, İngilizce, Almanca, Fransızca, İbranice gibi dilleri öğrendi.


Cündioğlu, 1985'ten itibaren yayıncılık yapmaya başladı ve Elmalılı Hamdi Yazır'ın "Hak Dini Kur'an Dili: Kur'an ve Meali"ni hazırlayıp notlandırdı. Ayrıca Tefhîm'ül Kur'an gibi birçok dini eserin redaksiyon kurulunda yer aldı. Yorumbilim, dilbilim, düşüncebilim ve felsefe gibi alanlarda dersler verdi ve Berlin'de bir süre yaşadı.


Cündioğlu, 1998'den 2011'e kadar Yeni Şafak gazetesinde köşe yazarlığı yaptı ve son yazısı "Son Günahım" ile gazete yazılarına veda etti. Büyükada'da inzivaya çekildi.


Cündioğlu'nun eserleri, felsefe, teoloji, psikoloji, tasavvuf, tarih, edebiyat, çeviri, sanat, mimarlık, sinema gibi farklı alanlarda felsefi denemeler, incelemeler ve monografiler içeriyor. Cemil Meriç, İmam Gazali, Mehmet Akif Ersoy gibi önemli isimlere dair çalışmaları da bulunuyor.


Cündioğlu, Türk felsefesinin gelişimine katkıda bulunan, geleneği yeniden okumaya çalışan, sosyal meselelere yeni yaklaşımlar getiren, felsefi kültürün çok farklı sahalarında eserler veren bir düşünür olarak tanınıyor.

  • Beyaz LinkedIn Simge
  • Beyaz Facebook Simge
  • Beyaz Heyecan Simge

BU İÇERİĞE EMOJİ İLE TEPKİ VER

bottom of page