top of page

Blog Posts

Big Bang (Büyük Patlama) Teorisine Alternatif Modeller

Big Bang Teorisine alternatif teorileri (modelleri) daha önce hiç duydunuz mu bilmiyorum, fakat popüler olanlarından bazılarını bu yazımda sizlere açıklamak istiyorum…



Kuşkusuz, Big Bang teorisinin ortaya koyduğu kozmoloji modelinin, evrenin kökenini açıklayan en yaygın ve kabul gören teorilerden birisi olduğunda şüphe yoktur. Ancak, tüm dünyanın bu teoriyi kabul ettiğini söylemek de yanlış olur zira en küçük bilimsel topluluklar arasında bile bazı anlaşmazlıklar vardır.


Bilimsel fikirler, yeni kanıtlara dayanarak her zaman değişebilirler. Evren yaklaşık 13.8 milyar yıl yaşındadır ve insanlar yalnızca 800.000 yıldan beri yaşamlarını yeryüzünde sürdürmektedir ve Big Bang teorisi de sadece yaklaşık 100 yıl önce öne sürülmüş bir fikirdir. Her ne kadar mevcut bilimsel kanıtlar Big Bang modelini desteklese ve diğer teorileri çürütse de, bir gün daha iyi bir seçenek olabilecek yeni bir modelin ortaya çıkmayacağını kimse söyleyemez.


Big Bang teorisi, evrenin bir başlangıcı olduğunu, bu başlangıçta maddenin çok yoğun, sıcaklığının ise çok yüksek bir seviyede bulunduğunu, evrenin genişlemesi ile yoğunluğun ve sıcaklığın düştüğünü ve düşmeye devam ettiğini; anlatılan bu süreç içinde atom-altı parçacıklardan galaksilere kadar tüm evrensel oluşumların gerçekleştiğini bizlere açıklar.


Big Bang teorisinin bu temel ortak noktalarının dışında yapılan kozmolojik birçok tartışma da vardır. Örneğin evrenin artışı sabit olan bir hızla mı genişlediği, yoksa belli bir dönemde şişerek(enflasyonist bir şekilde) mi genişlediği, evrenin genişleme hızını ifade eden Hubble sabitinin tam değerinin ne olduğu, sicim kuramlarının kütle çekimi kuvvetini açıklamakta ne kadar başarılı olduğu, bu tartışmalar arasında sayılabilir.


Bu makalede, Big Bang teorisinin ortaya koyduğu kozmoloji modeline alternatif olarak önerilen ve tartışılan bazı modelleri sizlere açıklayacağım…


1- Durağan Durum Modeli


Bir zamanlar Big Bang (Büyük Patlama) teorisine karşı duran en popüler teorilerden biri Durağan Durum Modelidir. Bu model, Evrenin bir başlangıcı olmadığını ve bir sonu olmadığını söyleyerek doğrudan Big Bang teorisi ile çelişir. Bunun yerine, sürekli genişlemektedir, ancak genel

yoğunluk aynı kalmaktadır, başka bir deyişle her zaman aynı gözükmektedir.



Galaksiler, gezegenler ve diğer madde türleri her zaman yeniden yaratılır ve yoğunluk aynı olduğundan, eskiler yeni yaratılanlarla, değişim gözlenemez hale geliyor. Bu teori 1920'de Sir James Jeans tarafından önerildi ve 1948'de Hermann Bondi ve Thomas Gold tarafından yeniden gündeme getirildi.



Son kozmologGeoffrey Burbidge, kariyerinin başlarında Durağan Durum kozmoloji modelini savunuyordu ve kanıtlarının çürütülmesinden sonra bile, bu modeli terk etmeyi reddeden son ciddi kozmologlardan biriydi. Bunun yerine, birçok küçük ve büyük patlamayı içerensalınanevren modelini benimsemiştir. Böylece, Big Bang teorisini biraz farklı bir biçimde de olsa kabul etmiştir.

 

Bilim Seferberliği çocuklara bilimi sevdirmek için YGA’nın başlattığı bir sosyal sorumluluk projesidir.


Milli Eğitim Bakanlığı’nın katkılarıyla hayata geçen Bilim Seferberliği projesi kapsamında; Türkiye’nin her köşesindeki ihtiyaç sahibi köy okullarına en son teknolojiyi anlatan Bilim Setleri gönderilmektedir.


Daha detaylı bilgi almak için Etki Analizi Raporunu buradan okuyabilirsiniz…

 

2- Sıçrayan Kozmoloji Modeli


Big Bang modelinde, evren neredeyse sonsuz yerçekimi ve yoğunluktaki tek bir noktadan ortaya çıktı, genişledi ve genişlemeye devam ediyor. Buna enflasyonist model denir.



Sıçrayan Kozmoloji veya Büyük Sıçrama modeli de diyebiliriz, evrenin hızla genişlemesine dayanır. Bununla birlikte, bu teori, evrenin; bir diğerini periyodik olarak takip ederek, belli bir boyutta küçüldüğü zaman sıçrayan bir genişleme ve daralma durumuna girdiğini belirtir. Diğer modeller ise, kozmosun sadece bir kez sıçradığını iddia ediyor. Bu modelde, evren sıçramadan önce daralır, sonrasında genişler ve sonsuza dek genişlemeye devam edecektir.


Bu teori, ilk defa “General Relativity and Gravitation” dergisinde yayınlanan bir makalede Silva Neves tarafından ileri sürüldü. Silva Neves, Brezilya Campinas Üniversitesi Matematik, İstatistik ve Bilimsel Hesaplama Enstitüsü’nde (IMECC-UNICAMP) araştırmacıdır.


 

3- Plazma Evren Modeli (Elektrik Evren Teorisi)


Plazma Evren teorisinde, ana odak nokta, plazma ve elektromanyetizmadır, yerçekimi ise arka plandadır.



Bu teoride, plazma, kozmolojik olayların ve evrenin kendi çalışma mantığının ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilir. Teori, plazma filamanları boyunca akan elektrik akımlarının, galaksileri şekillendirmesini önerir. Akım yıldızlara akar ve onları floresan ampuller gibi güçlendirir ve bu gezegenlerin doğumunu ortaya koyar.


Plazma Evren teorisi ilk olarak 1930'larda Hannes Alfvén tarafından önerildi. Alfvén, eğer plazma evreni kaplarsa, daha sonra galaktik bir manyetik alan üretebilecek elektrik akımları taşıyabileceğini savundu. Daha sonra manyetohidrodinamik alanındaki çalışmaları nedeniyle Nobel Ödülüne layık görüldü.


Plazma Evren Modeli için kesinlikle henüz hiçbir kanıt yoktur ve teorik tanımını bile karşılayamıyor, çünkü henüz gözlemlenemez doğal olaylar hakkında öngörülerde bulunamaz. Son zamanlarda, evreni açıklamanın daha basit bir yolunu arayan bir kaç bilim adamı tarafından tekrar popülerleştirildi.


 

4- Kara Delik Modeli


Kara Delik modeli (teorisi), evrenimizin başka bir evrende bulunan bir kara delikten geldiğini iddia eder. Dolayısıyla kara deliğin ufkunun ötesinde yaşıyoruz.



Bu teori bir süredir var, yani henüz yeni sayılır. Perimeter Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, kara deliklerin evrenimizin kökeni olarak nasıl kabul edebileceğimizi açıklayan bir bildiri yayınladılar. Son zamanlarda Indiana Üniversitesi’nden teorik fizikçi Nikodem Poplawski tarafından incelenen teorinin farklı bir versiyonunda; gözlemlenebilir evren, muhtemelen daha büyük bir ana evren veya bir çok insanın içinde bulunduğu bir kara deliğin iç kısmıdır.


Bu bakımdan, her kara deliğin arkasında yeni bir evren olduğunu söyleyebiliriz. Bir kara deliğin ufkunu geçemediğimiz için de, bu teoriyi ispatlamanın bir yolu yoktur.

 

5- Simülasyon Evren Modeli


Evrenimiz bir simülasyon mu? Son zamanlarda evrenimizle ilgili sorulan en popüler sorulardan birisidir bu. Hepimiz aslında bir simülasyonda mı yaşıyoruz?



Bu fikir, “The Matrix” gibi bilim-kurgu filmlerinden ve Elon Musk gibi teknoloji alanında önemli projeler gerçekleştiren insanların, bunun tamamen mümkün olabileceğini belirten yorumlarından dolayı, büyük ilgi gördü.


Bilim adamları da bu fikir üzerinde çalışmaya başladı ve sonuçlar evrenimizin bir bilgisayar programı tarafından yaratılmadığını gösteriyor. Çalışma İngiltere’deki Oxford Üniversitesi’ndeki teorik fizikçiler tarafından gerçekleştirildi.


Araştırmacılar, bu evrendeki her şeyi hesaplayabilecek bir bilgisayar yaratma ihtimalini araştırdılar. Ve bu varsayımsal bilgisayarın bu dünyadaki her parçacığın hareketini hesaplayacak kadar güçlü olması gerekiyor.



Araştırmacıların buldukları sonuçlar bu dünyanın dışında ve ötesindeydi! Bilgisayarın birkaç elektronun verilerini bile kaydetmesi için, hafızası evrende mevcut olandan daha fazla atom gerektiriyor ve her birkaç partikülün eklenmesiyle, karmaşıklık daha da katlanarak artacaktır.


Bu nedenle, bir bilgisayarın ve kompleks sistemin sabit disklerinde bulunmadığımızı söylemek en mantıklı olanıdır.

 

Sonuç


Big Bang teorisi hala evrenin kökeni için en yaygın ve kabul gören teori olarak önümüzde durmaktadır. Ancak, bilimde hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmediğini de unutmamalıyız.

İşler her zaman değişebilir ve yeni bilgiler ortaya çıkabilir. Evet, Big Bang modeli tam olarak kanıtlanamamıştır, ancak şu anda hala mevcut bilimsel kanıtları ve gözlemleri açıklayabilen tek teoridir.

 

Kaynaklar:

24 views0 comments
  • Beyaz LinkedIn Simge
  • Beyaz Facebook Simge
  • Beyaz Heyecan Simge

BU İÇERİĞE EMOJİ İLE TEPKİ VER

bottom of page