Bedelini Ödeyerek Öğrendiğim 22 Hayat Dersi
- Hüseyin GÜZEL
- Jul 21
- 5 min read
Updated: Jul 30
Bu yıl 38 yaşıma girdim. Aslında pek üzerinde durmadığım bir dönüm noktasıydı bu, ta ki son zamanlarda durup biraz düşünmeye başlayana kadar.
Hayatın bana öğrettikleri, genelde başkalarından, özellikle de okuduğum kitaplardan edindiğim bilgilerle şekillendi. Ama bazı gerçekler var ki, onları ancak zor yoldan öğreniyorsunuz. Sadece yaşayarak, tecrübe ederek içselleştirdiğiniz şeyler...
İşte tam da bu yüzden, o zorlu yollardan damıtılmış dersleri sizinle paylaşmak istiyorum. Amacım size bilmediğiniz bir şeyi öğretmek değil (çünkü eminim bunları zaten biliyorsunuzdur), sadece ne kadar önemli olduklarını bir kez daha hatırlatmak.
Gençken önünüzde upuzun bir yol var gibi gelir, zaman bol ama cep deliktir. Yaş ilerledikçe, birikimleriniz artar, belki eşyalarınız da çoğalır ama fark etmeden en değerli varlığınız zaman su gibi akıp gitmeye başlar. Bu, hayatın acımasız bir denklemi: Bir yanda sınırsız zaman ve kısıtlı imkanlar, diğer yanda bol imkanlar ve giderek azalan zaman. Bu dengeyi asla aklınızdan çıkarmayın.
Ölüm döşeğinizde, keşke daha çok çalışsaydım diye pişmanlık duyacağınızı sanmam. Elbette işimiz önemli, hayatımızı idame ettirmenin ve anlam katmanın bir yolu. Ancak hayatımızda işten çok daha değerli başka şeyler de var. Kariyer hırsının sizi sevdiklerinizden, hobilerinizden veya kişisel gelişiminizden alıkoymasına izin vermeyin. Unutmayın, hayat sadece işten ibaret değil; dolu dolu yaşanması gereken bir serüven.
Para kazanmak, çoğu zaman hayatımızın önemli bir parçası. Ancak onu kovalamak yerine, iyi olduğunuz şeye odaklanmaya ve kendinizi sürekli geliştirmeye devam edin. Sevdiğiniz, tutkuyla yaptığınız ve gerçekten iyi olduğunuz bir alanda ilerlediğinizde, finansal başarı da kaçınılmaz olarak sizi takip edecektir. Yaptığınız işin doğruluğundan ve ustalığından emin olun; gerisi gelecektir.
38 yaşıma girmeden sadece birkaç ay önce evlendim. Eşimle tanışana kadar, flört etmek bana hiç cazip gelmemişti; bu yüzden de hiçbir zaman ciddi bir ilişkinin peşinden koşmadım. Ama şunu anladım ki, ideal partnerinizle karşılaştığınızda, bunu tüm benliğinizle hissedersiniz. O an geldiğinde, her şey yerine oturur. O zamana kadar, umudunuzu kaybetmeyin ve doğru kişinin sizi bulmasını bekleyin.
Sabır, hayatın her alanında size yol gösterecek, en değerli erdemlerden biridir. Bu konuda söylenecek başka bir şeye gerek yok. Her yeni güne başlarken, kendinize şunu hatırlatın: Her konuda sabırlı olmak, sizi hedeflerinize ulaştıracak anahtardır.
Ailenize destek olmak, onlara geri vermek oldukça doğal bir dürtüdür. Kardeşlerinizin ve ebeveynlerinizin yanında olmak, onlara yardım etmek iyidir; asla bir skor tutmayın. Aile söz konusu olduğunda, karşılık beklemeden vermek, aslında en büyük kazanımdır.
Eğer gerçekten hazır hissetmiyorsanız, kendinizi flört etmeye veya aktif olarak bir partner aramaya zorlamak zorunda değilsiniz. Kendinize odaklanmak asla bencillik değildir; aksine, uzun vadede size büyük faydalar sağlayabilir. Unutmayın, acele etmek yerine doğru zamanı beklemek için geçerli bir nedeniniz olduğundan emin olun. Bazen en iyi ilişkiler, kendinizi en iyi hissettiğiniz zamanda kapınızı çalar.
Para harcamak çoğu zaman çekici ve eğlenceli gelebilir, ancak aynı zamanda sizi farkında olmadan kısıtlar. Eğer tutumlu bir yaşam tarzını benimseyebilirseniz, paraya olan bağımlılığınız azalır ve bu size eşsiz bir özgürlük sunar. İnsanlar "Paramı mezara mı götüreceğim?" dediklerinde, genellikle gözden kaçırdıkları şey, satın aldıkları her şeyden çok daha değerli olan özgürlüğün ta kendisidir. Unutmayın, gerçek zenginlik, istediğiniz hayatı yaşama gücüdür ve bu da genellikle daha az şeye ihtiyaç duymaktan geçer.
Her zaman doğru olanı yapmayı hedefleyin; bunu başardığınızda, endişelenecek hiçbir şeyiniz kalmaz. Aynaya baktığınızda yüzünüzde en ufak bir olumsuz ifade görmediğinizde, yatağa tamamen kaygısız bir şekilde girersiniz. Unutmayın, en büyük huzur, vicdanınızın rahat olmasından gelir.
Hayatta hiçbir şeyin önceden garanti olmadığını unutmayın. Sağlıklı olduğunuz her gün, size sunulmuş değerli bir armağandır. Tıpkı bunun gibi, hayatınızdaki diğer tüm güzel şeyler de aslında birer lütuftur. Onları kanıksamayın; her birinin kıymetini bilin ve şükredin.
Hayatınızda unutmamanız gereken en temel gerçeklerden biri şudur: Başkalarının ne yaptığı ya da ne söylediği gerçekten önemli değildir. Asıl önemli olan, kendiniz hakkında ne düşündüğünüzdür. Dışarıdan gelen seslere kulak vermek yerine, kendi iç sesinize ve değerlerinize odaklanın. Sizi tanımlayan, başkalarının yargıları değil, kendi benliğinizdir.
Özgüven, doğuştan gelen bir özellik değildir; tıpkı bir kas gibi, çalıştıkça güçlenir. Bir şeyi ne kadar çok tekrar eder, üzerinde ne kadar çok pratik yaparsanız, o kadar iyi olursunuz. Ve bu ustalıkla birlikte, kendinize olan inancınız da artar. Dolayısıyla, yeni bir şeye başlarken kendinizi yetersiz veya emin hissetmeniz oldukça normaldir. Bu durum geçicidir. Sabırlı olun, pratik yapmaya devam edin ve göreceksiniz ki zamanla, adımlarınız daha sağlam, duruşunuz daha kendinden emin olacaktır. Özgüven, azimle kazanılan bir ödüldür.
İç huzur, öylece kazanılmaz; zahmetli adımlar atmayı gerektirir. Gerçek huzuru, ancak zorlayıcı şeyleri yaparak elde edersiniz. Korkularınızla yüzleşin, ertelediğiniz o rahatsız edici konuşmaları yapın ve kaçtığınız sorunları nihayet çözüme kavuşturun. Tüm bu çabaların sonunda, iç huzur size sunulmuş en büyük ödül olacaktır.
Hayat, kötü ilişkilerle harcanamayacak kadar kısa ve değerli. Toksik arkadaşlıkları ve size hiçbir şey katmayan anlamsız bağlantıları tereddüt etmeden hayatınızdan çıkarın. Bunun yerine, kendinizi size değer katan, ilham veren ve gelişiminizi gerçekten önemseyen insanlarla çevreleyin. Unutmayın, çevrenizdeki insanlar, sizin kim olduğunuzu büyük ölçüde belirler.
Hollanda'da sıkça kullanılan bir deyiş vardır: "Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur." Ne yazık ki, bu söz arkadaşlıklar için de geçerli. Zamanla, görmediğimiz insanlarla aramızdaki bağ zayıflar. İşte bu yüzden, okuldan veya eski iş yerinizden arkadaşlarınızı artık eskisi gibi göremiyor olmanız oldukça doğal. Bu durum, aslında bir sorun değil. Hepimiz kendi hayatlarımıza ve önceliklerimize odaklanmış durumdayız. Önemli olan, yeni bağlantılar kurmaya ve hayatınızda size değer katan kişilerle zaman geçirmeye devam etmektir.
Gerçek dostluklar, hayatın en değerli hazinelerindendir. Özellikle de sürekli iletişimde kalabildiğin, az ama öz birkaç dostun varsa, bu bağı asla hafife alma. Onların varlığından keyif al, onlarla geçirdiğin her anın kıymetini bil. Çünkü iyi arkadaşlar, hayat yolculuğunda sana eşlik eden en sağlam destekçilerindir.
Hayatınızdaki herkesi, özellikle de değer verdiklerinizi memnun etme çabası, çoğu zaman boşunadır. Çünkü onların da kendilerine ait farklı görüşleri, öncelikleri ve istekleri var. Hayatınızdaki her önemli insanı her zaman mutlu edemeyeceğinizi kabul edin. Yapabileceğiniz tek şey, elinizden gelenin en iyisini yapmak ve nazik olmaktır. Unutmayın, bu sizin hayatınız. Başkalarını memnun etmeye çalışırken kendi özgün yolunuzdan sapmayın. Kendi kararlarınızı alın ve kendi mutluluğunuzun peşinden gidin.
Günümüzün "telaş kültürü" aşırılıkları yüceltse de, gerçek başarı dengeyle ilgilidir. Uzun ve mutlu bir yaşam sürmek istiyorsanız, hayatın her alanında ölçülü olmayı öğrenmelisiniz. Çok çalışın, evet, ama aynı zamanda iyi dinlenmeyi de ihmal etmeyin. Hırslı olun ve hedeflerinizin peşinden gidin, ancak paraya veya başkalarının takdirine bağımlı hale gelmeyin. Hayatınızda daima dengeyi bulmaya çalışın. Unutmayın, ne kadar ileriye gideceğiniz değil, ne kadar dengeli gideceğiniz önemlidir.
Evet, biliyorum; insanlar genellikle kendi dünyalarına o kadar odaklanmış durumdalar ki, çoğu zaman seni umursamazlar. Ama bu kötü bir şey değil, aksine bir özgürlük! Bu yüzden bu kadar özgüvensiz olmayı bırak. Unutmayın, herkes kendi hayatının başrolünde ve senin küçük hataların ya da endişelerin onların gündeminde uzun süre kalmaz. Bu gerçeği kabullenmek, üzerindeki baskıyı hafifletecek ve sana istediğin gibi olma cesaretini verecektir. Kendi benliğinle barışık ol, çünkü çoğu zaman başkaları senin ne yaptığını düşündüğünden çok daha az umursuyor.
Zihninizde beliren her düşünce, sadece birer düşüncedir; gerçeğin ta kendisi değil. Bilincinize gelen her fikre göre hareket etmek zorunda değilsiniz. Aslında, birçok insanın mutsuz olmasının temel nedeni budur: Tüm düşüncelerinin, kendilerine yapmaları gereken şeyler olduğunu zannetmeleri. Bu yanılgıya düşmeyin. Gereksiz veya olumsuz düşünceleri fark ettiğinizde, onlara takılıp kalmak yerine sadece görmezden gelin. Zihninizin kontrolünü elinize alın ve sadece size hizmet eden, pozitif ve yapıcı düşüncelere odaklanın. Unutmayın, düşüncelerinizi yönetme gücü sizde.
Ne kadar çok paraya, statüye ya da şöhrete sahip olursanız olun, bir süre sonra her şeye alışırsınız. Hayatın bu döngüsü değişmez. Ve şunu unutmayın: Satın alamayacağınız tek şey memnuniyettir. Bu yüzden, sürekli olarak dış koşullarınıza odaklanmayı bırakın. Bunun yerine, sadece sahip olduklarınızla yetinmeyi öğrenin ve etrafınızdaki gereksiz gürültüyü duymamazlıktan gelin. Gerçek huzur ve mutluluk, dışarıda bir yerlerde değil, kendi iç memnuniyetinizde gizlidir.
Hayatın gerçek güzelliği, çoğu zaman gözden kaçırdığımız o küçük anlarda gizlidir. Bir günlük izin, dostlarla kahkaha dolu bir akşam, aileyle yenen samimi bir yemek ya da güneşli bir günde, huzurla okunan bir kitap... Bunlar, satın alınamayacak kadar değerli, kalbe dokunan anlardır. Hayattaki en güzel şeyler, ihtişamlı ve büyük görünenler değil, aslında basit ve içten olanlardır. Onların kıymetini bilin, tadını çıkarın ve her birinde gizli olan mutluluğu bulun!
Hayatta kendiniz için yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri, düşünmeye zaman ayırmaktır. Bunu yaptığınızda, öğrendiğiniz pek çok şeyin aslında sadece yarısını bile uygulamadığınızı fark edeceksiniz.
Umarım bu liste, size üzerinde düşünecek, içselleştirecek ve hayatınıza uygulayacak yeterince şey vermiştir.






