top of page

Blog Posts

Zihinsel Modeller ve Pişman Olmayacağımız Kararlar Alabilmek

Başarılarımızı göz önünde bulundurarak iyi kararlar verdiğimizi söylemek kolay olanı. Ancak bu yaklaşımın tersi de geçerli...


“Alınan bir kararı iyi kılan şey nedir?” İnsanlara bu soruyu sorduğumda, sıklıkla şuna benzer cevaplar alırım:


“Sonucun başarılı olması!”

Neden toplum olarak sonuçları bu derece romantikleştiriyoruz? Neden sadece başarılı olan şeyler ve insanlar takdir ediliyor. Başarılı insanları putlaştıran tüm makalelere ve kitaplara bir göz atın bence. Evet açıkçası bir dereceye kadar anlaşılabilir bu.


Ancak bu aynı zamanda yanıltıcı bir durumdur da. Zira başarı ile sonuçlanmayan durumları göz ardı etme eğilimindeyizdir. Ve başarısız durumları değerlendirirken, çoğu zaman sonucun neden başarısız olduğunu en hızlı şekilde açıklayabiliriz.


Hepimiz hatalar yapabiliriz, ki zira buna meyilliyiz de. Ve hataları da çok kolay önleyebileceğimizi düşünürüz. Fakat hataları önlemek bu kadar kolaysa, neden pişman olacağımız kararlar alıyoruz?


Örneğin; Titanik’i ele alalım. Geriye dönüp baktığımızda, hepimiz biliyoruz ki Southampton’dan New York’a giden bu lüks ve batmaz denen devasa gemi çok maliyetli hatalar yaptı. Mesela, yeterince cankurtaran teknesi (filika) taşımadığı iyi biliniyor.


“Acil bir durumda tüm cankurtaran tekneleri kullanıldığında sizce durum ne olur?” diye kesinlikle birileri sorgulamıştır, değil mi? Bunu elbette bilemeyiz! Zira orada değildik.


Diğer ilginç bir gerçeği öğrenmeye ne dersiniz? Titanik sadece 6 saat süresince test edildi ve asla tam kadro mürettebatla değil. Sonrasında yolcuları doldurdular ve New York’a doğru yola çıktılar.


“Yolcuları gemiye almadan önce bu şeyi daha fazla test etmemiz gerekmez miydi?” diye sordu mu birileri sizce hiç? Sanırım hayır!


Ama işte, olan oldu.


Hiç kimse Titanik felaketinin olmasını ister miydi? Ve hiç kimse bunu tahmin bile etmiyordu … Buz dağına çarpıp batana kadar.


Bütün bu masum insanlar ölmeden onlarca yıl önce, Fyodor Dostoyevski: “Başarısız olduğunda her şey aptalca görünür” demiştir.


Kötü ve İyi Kararlar

Başarılarımızı göz önünde bulundurarak iyi kararlar verdiğimizi söylemek çok kolaydır. Ancak bu yaklaşımın tersi de geçerlidir.


Başarısızlık her zaman kötü kararla ile de açıklanamaz. Ancak, çoğu tarihçi bunu yapıyor maalesef. Ancak Dostoyevski’nin de dediği gibi, ilk bakışta başarısızlık her zaman açıktır.


Titanik’ten sorumlu insanlar muhtemelen bir an için doğru kararlar aldıklarını düşündüler. Aslında, muhtemelen pişman da oldular. Ancak ben, iyi ya da kötü kararların sonuçla bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Seeking Wisdom kitabının yazarı Peter Bevelin bunu şöyle açıklıyor:


“İyi kararlar kötü sonuçlara yol açabilir ya da bunun tam tersi.”

Gerçek şu ki: Geleceği asla tahmin edemeyiz. Zira bazen kötü kararlar bile iyi sonuçlara yol açabilir. Bu yüzden bazı insanların size nasıl “iyi” kararlar alabileceğinizi öğretebileceklerini iddia etmelerini çok anlamasız buluyorum. Çünkü böyle bir şey yok. Hayatta çok başarısız olan herhangi biri bile size bunu söyleyebilir.


Zihinsel Modeller: Sonuca Değil, Sürece Odaklanın

Gerçek dünyada, bir şeyin nasıl işlediğine ve çalıştığına bakma biçimine zihinsel model denir. Bir şey hakkındaki düşünme çerçevemizdir esasında bu.


Ancak kararlar alırken, genellikle düşünme çerçevemizi (zihinsel modeli) pek göz önünde bulundurmayız ve hemen potansiyel sonuçlar hakkında bir tartışmada buluruz kendimizi.


“Bu kararı alırsak ne olur?” diye sorarız.


Burada yapılan kapsamlı bir yöntem değildir çünkü karar alma sürecinizi sorgulamıyoruz. Sadece sonuca bakıyoruz.


Ancak kararlarımız için hangi belirli düşünme çerçevelerini (zihinsel modelleri) kullanabileceğimizi düşünüyor muyuz? Genellikle, bu süreci atlıyoruz ve doğrudan karar verme sürecine geçiş yapıyoruz. Belki de zaman, kaynak veya bilgi eksikliğinden kaynaklanıyordur bu durum, ki önemli de değil.


Nedeni ne olursa olsun, karar alma sürecini tamamen atlamanın asla bir mazereti olamaz. Çünkü sonuç ne olursa olsun, kötü bir karar alıcı olmanın tek yoludur bu.


Dolayısıyla, seçimlerimizin ne kadar başarılı olduğuna odaklanmak yerine, karar alma sürecinizin ne kadar kapsamlı olduğuna odaklanmalıyız.


Bakın, zihinsel modeller hakkında her şeyi bilmek zorunda da değiliz, ki açıkçası ben de bilmiyorum. Çoğu entelektüel geçinen sahtekar, zihinsel bir modeli hayatta anlamlı bir şeyi elde etmek için kullanmak yerine ne olduğunu konuşmak için daha fazla zaman harcıyor. Zira sadece zihinsel modelleri tanımlamayı seviyorlar.


Ancak sizin de bildiğiniz gibi, uygulama olmadan bilgi bir işe yaramaz.


Bu yüzden sadece bu konuya odaklanan şu 3 kitabı okumanızı muhakkak tavsiye ediyorum:

  • Peter Bevelin’in kalem aldığı “Bilgeliği Arayan” adlı eser, Charlie Munger ve Warren Buffett’in zihinsel modellerini açıklıyor.

  • En sevdiğim zihinsel modellerden biri olan ve Nassim Taleb’in kaleme aldığı “Rastgele Kandırmacası” adlı eser, rastgele olayların sonuçları nasıl etkilediğini anlamamıza yardımcı oluyor.

  • Richard Thaler ve Cass Sunstein’in birlikte kaleme aldığı, “Dürtmek” adlı eser de, kararlarımızın farklı faktörlerden nasıl etkilendiğini açıklıyor.

Geleceği asla tahmin edemeyiz, ve var olan tüm zihinsel modelleri de bilemeyiz elbet. Ama pişman olmayacağımız kararlar alabiliriz.


Sadece düşünme sürecinin kendisine odaklanarak, her zaman doğru şeyi yaptığımızı söyleyebiliriz. Ve pişmanlıktan kaçınmanın da tek ve kesin yolu bu, sonuç ne olursa olsun.


“Doğru olan şey nedir?”


Hata yapmaktan dolayı asla pişman olmamamız gerektiği açık. Sonuçta her hata bir ders niteliğindedir. Ancak, insanları tam anlamıyla öldüren başka bir pişmanlık türü söz konusudur, ki o da “hareketsizlik pişmanlığı”dır.


Bunu büyükannemde yakından müşahede ettim. Hayatının sonuna doğru kendi üzüntüsünde boğuldu adeta. Ve bu üzüntü hiç yapmadığı şeyler için duyduğu pişmanlıklardan ibaretti sadece.


Bak, ne yaparsak yapalım, hepimiz hayatta bir takım acıları derinden duyuyoruz. Ama Jim Rohn’un bir zamanlar söylediği gibi:


“Hepimiz şu üç şeyden birine maruz kalıyoruz muhakkak: disiplinsizliğin ya da pişmanlığın ya da hayal kırıklığının beraberinde getirdiği acıya.”

Hedeflerinize ulaşmak. Kendinizi ve ilişkilerinizi geliştirmek. Kitap yazmak. Bir iş kurmak. Bunların hepsi acı vericidir, zira bir takım sorumlulukları almak ve sıkıntılar çekmek zorundasınızdır. Hayatta değerli olan şeylere ulaşmak çoğu zaman, enerji ve fedakarlık gerektirir, ki bunlar da acı duymadan elde edilemez.


Ancak bize acı veren şeyin aslında tam olarak ne olduğunu biliyor muyuz?

  • Hareketsizlik Pişmanlığı,

  • Hayal kırıklığı

  • Ve disiplinsizlik.

Peki bunlardan hangisi daha fazla acı verici? Karar vermek size kalmış…


 

Destek olmak için bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz :) ve E-Posta Bültenimize de üye olabilirsiniz

Recent Posts

See All
  • Beyaz LinkedIn Simge
  • Beyaz Facebook Simge
  • Beyaz Heyecan Simge

BU İÇERİĞE EMOJİ İLE TEPKİ VER

bottom of page