Bizler çoğu zaman hedeflerimiz için gereken süreçten çok sonuca odaklanırız. Bunu yaparak da, uzun vadede hedefe olan odağımızı kaybederiz. Ancak sürece güvenirsek, yalnızca hedeflerimize ulaşmakla kalmaz aynı zamanda bu yolculukta başka faydalar da elde ederiz.
Donna Goddard'ın derin bir bilgelikle paylaştığı, "Yaratıcı sürece güvenin. Siz yürüyen, nefes alan bir olasılıklar ve potansiyeller yığınısınız." sözü, hayatımızda önemli bir perspektif değişimini öne çıkarıyor. Bu söz, sonuca odaklanmak yerine sürece güvenmeyi vurguluyor.
Çoğu zaman, başarı ve sonuçlar hedefimiz olur. Ancak yaratıcılık ve gelişim süreci, genellikle bu sonuçlara ulaşmanın kendisi kadar değerlidir. Her adım, her deneyim ve her öğrenme fırsatı, kendimizi keşfetme yolculuğumuzda bize değerli birer öğretmen olarak karşımıza çıkar.
Yaratıcı süreç, esneklik, adaptasyon ve öğrenmeye açıklık gerektirir. Sonuçlar belki de beklediğimiz gibi olmayabilir, ancak bu süreçte edindiğimiz deneyimler, bizi daha derin bir anlayışa ve kişisel büyümeye götürebilir.
Sürece güvenmek, anın tadını çıkarmak ve her anın bir potansiyel barındırdığını bilmek demektir. Her adım, bir sonraki olasılığı ve potansiyeli taşır. Yürüdüğümüz bu yolda, hedefe odaklanmak yerine, yolda neler öğrendiğimize, kim olduğumuza ve nereye doğru ilerlediğimize dair farkındalığımızı artırabiliriz.
Sonuçlar elbette önemlidir, ancak yaratıcı süreçteki deneyimlerimiz ve bu süreçteki büyüme, asıl değeri oluşturan unsurlardır. Donna Goddard'ın önerdiği gibi, yürüyen, nefes alan bir olasılıklar yığını olarak, yaratıcılığın ve potansiyelin zenginliği içinde süreçle bütünleşmek, gerçek mutluluğu ve anlamı bulmamıza katkıda bulunabilir.