top of page

Blog Posts

Yapay Zeka (AI) ve Teknolojinin Toplumlara Etkileri Nelerdir?

Yapay Zekanın (AI) ve Teknolojinin yaşam biçimlerimizi değiştireceği ve dönüştüreceği bir gelecek tasavvurunda nelere dikkat etmeliyiz?



Geçenlerde avukat, konuşmacı ve ayrıca Tech dergisi tarafından “Gelecek Politikası: Dönüştürülmüş Bir Dünyada Birlikte Yaşamak” adlı kitabı ile ödüle layık görülen bir yazar olan Jamie Susskind ile gerçekleştirdiğimiz bir röportajda, fikir telakkisinde bulunduğumuz şeylerden biri de tam olarak buydu.


Toplumları Değiştiren Trendler


Teknoloji toplumları bir dönüşümden geçiriyor ve değiştiriyor. Dijitalleşme yaşam biçimlerimize adeta meydan okuyor. Meydana gelen değişimler ise daha önce mümkün olması hiç ihtimal dahilinde görülmeyen bir takım kolaylıklar ve çözüm yolları sunuyor. Tabi bu gibi olumlu şeylerin yanı sıra üstesinden gelinmesi gereken zorluklar da söz konusu.

Şu an için toplumları daha önceki çağlardan oldukça farklı bir medeniyet aşmasına eviren üç trendden bahsedebiliriz:


1| Giderek daha yetenekli hale gelen insansız sistemler var artık


Artık insansız sistemlerin, daha önceden sadece insanlar tarafından yapılabilen şeyleri dahi yerine getirebildiği bir dünyada yaşıyoruz. Hatta bazı durumlarda, insansız sistemler bunları bizlerden daha iyi yapabilir durumda. Mesela, yapay zeka artık insan konuşmasını taklit edebiliyor, farklı dilleri birbirine çok kolay bir şekilde çevirebiliyor, kanser hücrelerini teşhis edebiliyor, yasal belgeler hazırlayabiliyor ve oyun da oynayabiliyor, hatta insan rakiplerini yenebiliyor bile. Yani artık insansız sistemlerin, mümkün olabileceğini düşündüğümüz her işi yerine getirebileceği bir çağda ve toplumsal yapı içinde yaşıyoruz. Elbette ki bu insansız sistemlerin yetenekleri giderek daha da artacak.


2| İnsansız sistemler giderek her alanda yaygınlaşıyor

Jamie Susskind ile gerçekleştirdiğimiz görüşmede, “Çevrim-içi veya çevrim-dışı, gerçek yaşamsal alanlar ile siber uzay arasındaki çizgi, zaman geçtikçe daha az önemli ve daha az anlamlı olacak bir çizgidir. Artık insansız sistemler daha yetenekli ve etrafımızdaki dünyayla daha bütünleşik bir durumda.” dedi.

Eskiden teknoloji ve teknoloji dışı dünya arasındaki ayrımı yapmak çok kolaydı. Günümüzde ve gelecekte ise giderek daha fazla ve etkin bir şekilde, sensörler ile donatılmış cihazlarla akıllanan evler ve şehirlerde ve bu şehirlerde bulunan kamusal alanlarda daha önce hiç düşünmediğimiz nesneler ve eserler teknoloji ile donatılacak ve giderek daha da yaygınlaşacak ve bu ayrımı yapmak artık hiç de kolay olmayacak.


3| Giderek artan miktarda nicelikli toplumlar var

“Şu anda her iki saatte bir, 2003 yılına kıyasla çok daha fazla miktarda veri üretiyoruz. Bunun anlamı, bu veriler elde edildiğinde, sıralandığında ve kontrol edilebildiğinde, geçmiş deneyimlerimizin, düşündüğümüz ve umursadığımız şeylerin hayalinin ve hatta bunun da ötesinde, yaşadığımız tecrübeler konusunda nasıl bir kavrayışa sahip olduğumuzun, nasıl hissettiğimizin, nereye gittiğimizin, ne aldığımızın, kiminle konuştuğumuzun ve ne dediğimizin ya da herhangi bir günde ne yaptığımızın ve de hatta kimlerle ilişki kurduğumuzun hem bireysel hem de toplumsal olarak ruhumuza; filozofların, kralların ya da geçmişteki din adamlarının hayal edebileceği her şeyi gölgede bırakan bir pencere sunan bu gibi şeylerin birer izini bırakıyoruz.” diye bir açıklama getirmişti Susskind.

Bu üç trend giderek daha da ivmeleniyor ve ilerliyor, lakin insanlar olarak birlikte yaşama şeklimiz değişmeyecek gibi görünüyor. İnsanoğlu daha önce hiç bu kadar insansız sistemler ile birlikte yaşamak zorunda kalmadı ve günümüze kadar da teknoloji ile çevrili olmanın nasıl bir şey olduğunu hiç bilmedi ve hayatın bu kadar geniş ölçüde tahrip edildiği bir dünyada da bulunmadı.


“Gelecek Politikası” adlı kitabında Susskind bu değişiklikleri incelemiş ve bu değişimleri bir toplum olarak görmemiz için yapmamız gerekenleri teorileştirmemiz ve bunların üzerinde yeterince düşünmemiz gerektiğini dile getirmiştir.

Dijital Dünya Politiktir


“Dijital dünya politiktir. Bu, insansız teknolojilere tüketici veya kapitalist olarak bakmak yerine, onlara vatandaş olarak bakmamız gerektiği anlamına gelir. Gelecekte en güçlü dijital sistemleri kontrol edebilen ve onlara sahip olanlar, geri kalanlarımız üzerinde giderek daha fazla kontrol gücüne sahip olacaklardır.” diye belirtiyor kitabında Susskind.

Teknolojiler kendilerine sahip olanlara güç ve kudret verir. Geri kalanlara ise izlenilmesi gereken kurallar dayatır ve bu kuralları yazanları ise gittikçe daha fazla güçlendirir.


Teknolojinin iki büyük faydalanıcısı ve ona sahip olanı vardır: özellikle çok fazla teknoloji kullanan ve gittikçe daha fazla “kurallar” belirleyen büyük şirketler ve bu teknolojileri ve gözetimlerini kullanabilen yönetim organları (Twitter’da 280 karakter sınır kuralı var mesela).


Bu teknolojiler, tercihlerimizi, göz atma geçmişimizi ve diğer çoğu insanlar hakkındaki kişisel verileri toplayarak üzerimizde bir güce sahiplerdir. 2016 ABD başkanlık kampanyası örneğinde olduğu gibi, Cambridge Analytica şirketinin yaklaşık 200 milyon Amerikalıya ait birkaç bin veri noktası var. Bu, tercihlerin ve ön yargıların belirlenmesini ve insanların yönlendirilmesini sağlamıştır.


Bu açıdan düşündüğümüzde hakkımızda ne kadar çok veri toplanırsa, başkaları için bizi ikna etmek, etkilemek ve manipüle etmek o kadar kolay olacaktır. Ayrıca, sadece hakkımızda veri toplandığını bilmek bile davranışlarımızı değiştirebilir. Birçok insan, halihazırda mevcut olan gözetim seviyesini bile henüz yeterince anlayabilmiş değildir. Daha fazla insan her zaman izlendiğimiz gerçeğini daha fazla kavradıkça ve bunun ciddiyetinin farkına vardıkça, Susskind, insanların davranışlarını değiştirmeye başlayacağına inanıyor. Bu, çok hassas ama çok önemli de bir tür güçtür.


Teknolojinin Algı Kontrolü ve Gücü


Şu anda dünyada neler olup bittiğini anlayabilmek için üçüncü taraflara güveniyoruz, zira onların sunduğu ve bizi yönlendiren bilgilerin doğruluğuna göre algılarımız yönlendiriliyor. Dünya algımızı filtreleyen teknolojilere sahip olanların ve onları kontrol edenlerin çok güçlü olduklarını kabul etmeliyiz, zira en içsel duygularımızı ve ruhumuzu ve aynı zamanda neyin önemli olduğuyla ilgili ortak anlayışımızı şekillendiriyorlar.


Güç, demokrasi gibi bir takım basit politik kavramlar kullanılarak devşirilir. Günümüz teknolojisinde çevrim-içi iletişim biçimimiz demokratik süreçlerimizi devşirir ve değiştirir.

Özgürlükler ile ilgili sorunlar da var tabi. Kuralları devletler tarafından değil de, genellikle özel şirketler tarafından ve özgürlükleri sınırlandıracak şekilde dizayn edilen bir dünyada yaşamak nasıl olur sizce?


Adalet hakkında ne düşünüyorsunuz? İş, sigorta veya kredi gibi önemli şeylere erişiminizin, ahlak ya da yasaların olmasını istediği kadar ve adil olmayan algoritmalarla sağlanabileceği bir dünyada yaşamak nasıl bir şeydir?


Örnek verecek olursak; ırksal anlamda sadece beyaz insanlara ait veri kümesi ile eğitilen bir makine öğrenimine sahip yüz tanıma teknolojisi geliştirilebilir. Benzer şekilde, ses tanıma sistemleri şiveli sesleri anlamakta zorlanabilir. Daha önceleri bu tür problemler mühendislik ya da kurumsal problemler olarak görülüyordu, ancak Susskind bunların politik problemler olduğunu düşünüyor.


Çağrı


Bir kişinin bireysel eylemleriyle tek başına bu tür problemlerin üstesinden gelebilmesi mümkün değildir. Bunlar yalnızca kolektif araçlar ve mekanizmalar yoluyla çözülebilecek problemlerdir. Susskind, oyunun kurallarının herkes için değiştirilmesinin gerektiğini düşünüyor, ve bunu yapmanın tek yolunun da yasalar, mevzuatlar ve düzenlemeler olduğuna inanıyor.


Susskind, “Bu, bazı insanları özellikle ABD’deki bir takım kişileri rahatsız edecek düzeyde bir eylem çağrısıdır, çünkü bazıları, bu tür problemlerin devletler tarafından düzeltilmesine şüpheci bir gözle bakıyor ancak ben bunun gerekli olduğunu düşünüyorum.” dedi.

Bazıları ise devletlerin teknoloji alanında bir takım düzenlemeler ve sınırlamalar getirmesi gerektiğine inanıyor ve onlara güven duyuyor ki, Susskind de, aynı çizgide olduğunu ve etkin bir şekilde görünmez olan yani yeraltı ve kontrolümüz dışındaki bir takım güçlerin olmadığı bir dünyada yaşadığımızdan eminsek eğer, siyasete bir şans vermenin ve inanmanın gerektiğini söylüyor.


Günümüzde teknoloji şirketlerinin ekseriyetle çoğunluğu, kapitalist bir toplumu hedefleyerek kar peşinde koşan bir takım insanlar tarafından yönetiliyor. Bu noktada anlaşılabilir bir durum olsa da bu, politik sistemleri, olabilecek sapmaları da hesaba katacak şekilde yeniden tasarlamalıyız. İşte bu yüzden atacağımız siyasi adımlar, teknolojinin dönüştürdüğü bir dünyada kritik önem taşıyor.


 

LinkedIn ve Forbes’te düzenli olarak yönetim ve teknoloji trendleri hakkında yazılar kaleme alıyorum. Ayrıca Yapay Zeka (AI) ile ilgili yeni bir kitap yazdım, daha fazla bilgi için buraya tıklayabilirsiniz. Gelecekteki yayınlarımı okumak için ağıma katılabilirsiniz veya ‘Takip Et’i tıklayabilirsiniz. Ayrıca Twitter, Facebook, Instagram, Slideshare veya YouTube üzerinden de benimle bağlantı kurmaktan çekinmeyin.


 

Destek olmak için bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz :) ve E-Posta Bültenimize de üye olabilirsiniz…,

 

Not: Bu makale 21.03.2020 tarihinde Medium sitesinde yayınlandı.

Recent Posts

See All
  • Beyaz LinkedIn Simge
  • Beyaz Facebook Simge
  • Beyaz Heyecan Simge

BU İÇERİĞE EMOJİ İLE TEPKİ VER

bottom of page