C. Northcote Parkinson'un 1957'de öne sürdüğü Parkinson Yasası, kuruluşlardaki insanların genellikle önemsiz görünen konulara orantısız bir şekilde zaman ve enerji harcadıklarını savunuyor. Bu durum, işlerin gereğinden fazla uzamasına, verimliliğin düşmesine ve önemli konuların arka plana atılmasına neden oluyor.
"İş, tamamlanması için kendisine ayrılan süreyi dolduracak şekilde genişler."
Bu, C. Northcote Parkinson'un meşhur Parkinson Yasası'nın özünü oluşturan bir ifadesidir. Ancak Parkinson, sadece işlerin süresini değil, aynı zamanda bürokrasilerin büyümesini ve verimsizliğin artmasını açıklamak için de bu yasayı kullanmıştır.

Parkinson'un Önemsizlik Yasası, daha spesifik olarak, bürokratların genellikle önemsiz konulara gereğinden fazla zaman ayırdıklarını, bu sayede kendilerine daha fazla iş yaratıp daha önemli konulardan uzaklaştıklarını belirtir. Örneğin, basit bir raporun hazırlanması için haftalar harcanabilirken, stratejik bir kararın alınması günler içinde sonuçlanabilir.
Neden Önemsiz Konulara Bu Kadar Zaman Ayırıyoruz?
Güvenlik Algısı: Önemsiz konular üzerinde çalışmak, çalışanlara bir tür güvenlik hissi verir. Çünkü bu konular genellikle daha az risklidir ve sonuçları daha az belirsizdir.
Kariyer Kaygısı: Çalışanlar, daha fazla iş yaparak ve daha fazla zaman harcayarak üstlerine daha değerli göründüklerini düşünürler.
Toplantı Kültürü: Birçok kurumda gereksiz ve uzun toplantılar düzenlenir. Bu toplantılar, aslında çok az verimlilik sağlarken, çalışanların zamanını boşa harcar.
Bürokrasi: Bürokrasiler, genellikle karmaşık ve yavaş hareket eden sistemlerdir. Bu sistemler içinde işler, gereksiz prosedürler nedeniyle yavaşlar ve hatta durma noktasına gelebilir.
Önemsizlik Yasasının Etkileri
Verimsizlik: Önemsiz konulara odaklanmak, çalışanların asıl işlerine daha az zaman ayırmalarına neden olur. Bu da verimliliği düşürür ve maliyetleri artırır.
Yenilikçiliğin Önlenmesi: Önemsiz konulara takılıp kalan çalışanlar, yeni fikirler üretmek ve risk almak konusunda isteksizleşirler.
Motivasyon Kaybı: Çalışanlar, yaptıkları işin anlamsız olduğunu düşünmeye başlarlar ve motivasyonları düşer.
Mücadele Kültürü: Önemsizlik yasası, kurum içinde bir mücadele kültürü yaratabilir. Çalışanlar, birbirlerine karşı değil, sistemle mücadele eder hale gelirler.
Önemsizlik Yasasıyla Nasıl Mücadele Edilir?
Hedef Belirleme: Net ve ölçülebilir hedefler belirlemek, çalışanların dikkatini önemli konulara yönlendirir.
Basitlik: İş süreçlerini basitleştirmek, bürokrasiyi azaltmak ve karar verme süreçlerini hızlandırmak önemlidir.
Delege: Görevleri yetkili kişilere devretmek, yöneticilerin daha stratejik konulara odaklanmasını sağlar.
Zaman Yönetimi: Zaman yönetimi tekniklerini kullanmak, çalışanların daha verimli çalışmasına yardımcı olur.
Toplantı Kültürü: Gereksiz toplantıları azaltmak ve toplantıların daha verimli hale getirilmesi gerekir.
Parkinson'un Önemsizlik Yasası, kurumların karşılaştığı en büyük sorunlardan biri olan verimsizlik ve bürokrasi konusunda önemli bir bakış açısı sunar. Bu yasayı anlamak ve ona karşı önlem almak, kurumların daha başarılı olmasına yardımcı olabilir.
Günlük hayatımızda ve iş hayatımızda sıklıkla önemsiz ayrıntılara takılıp kalıyoruz. Sonsuza uzayan toplantılar, çözümsüz e-posta döngüleri gibi durumlar, önemli işlerimizi aksatıyor. Aslında karar vermemiz gereken konulara yeterince zaman ayıramazken, önemsiz detaylara boğuluyoruz. Bu durumu nasıl değiştirebiliriz ve zamanımızı daha verimli kullanabiliriz?
İş yerlerinde neden hep aynı konulara takılıp kalıyoruz? Parkinson Yasası, bu sorunun cevabını veriyor: Büyük ve önemli konular genellikle erteleniyor, küçük detaylar ise saatlerce tartışılıyor. Yani, bir sorun ne kadar önemliyse o kadar az önemsiyoruz! Bu durum, iş hayatımızdaki verimsizliğin en büyük nedenlerinden biri.
Parkinson Yasası, bazen "Bisiklet Kulübesi Etkisi" olarak da adlandırılır. Bu ifade, Parkinson'un bir hikayesiyle özdeşleşmiştir. Hikayede, Parkinson okuyucularına üç maddelik basit bir gündemi olan bir mali komite toplantısı hayal etmelerini söyler. Bu basit gündem üzerinden, Parkinson, işlerin nasıl gereksiz yere uzayabileceğini ve önemli konuların arka plana atılabileceğini gösterir ve bu gündem maddeleri şöyledir:
Nükleer santral için 10 milyon sterlinlik bir teklif
Bisiklet kulübesi için 350 £’luk bir teklif
Kahve bütçesi için yıllık 21 £’luk bir teklif
Peki ya sonuç? Komite, nükleer santral projesini detaylı bir şekilde incelemeden hemen karar verir. Komite üyelerinin çoğu konuya hakim olmadığı için ayrıntılara inilemez. Bilgili olan üye ise, karmaşık bilgileri diğer üyelere nasıl aktaracağını bilemez.
Kısa süre sonra bisiklet kulübesine maddesine geçilir. Komite üyeleri görüşlerini dile getirirken çok daha rahat ve konuya hakimdir artık. Çatı için mümkün olan en iyi malzeme üzerinde hararetli bir tartışmaya yaşanır, mütevazı tasarruflar sağlayabilecek seçenekler değerlendirilir.
Üçüncü maddeye geçilir; kahve bütçesi. Aniden herkes uzmanlaşır, herkes kahveyi biliyordur ve maliyeti, değeri konusunda geniş bir bilgiye sahiptir. Sonuç olarak, kahve bütçesini tartışmak için enerji santrali ve bisiklet kulübesinin toplamından daha fazla zaman harcanmış olabilir.
Sonuç olarak, komitenin belirlenen süre içinde karara varması mümkün olmaz. Daha kapsamlı bir analiz için yeni bir toplantıya karar verilir. Her üye, tartışmalara katıldığı için bir şeyler başardığını düşünerek toplantı salonundan ayrılır.
Bu durum, bir çeşit 'bilgi eksikliği cesareti' olarak da düşünülebilir. Bir konuyu ne kadar az anlarsak, o konu hakkında o kadar rahat konuşuruz. Ancak, nükleer enerji gibi uzmanlık gerektiren konularda, bilgimiz olmadığı için genellikle görüş belirtmekten çekiniriz.
Ancak ekleyecek bir değerimiz olmasa bile, geride kalmış görünmemek için bir şey söylemeye kendimizi mecbur hissederiz. Herkes konuşulan konu hakkında bilgi sahibi olduğunu ve katkıda bulunacak bir şeyleri olduğunu göstermek ister.
Bir konunun popülerliği, o konunun önemiyle doğru orantılı değildir. En doğru kararı verebilmek için, o konuda uzmanlaşmış kişilerin bir araya gelmesi ve detaylı bir tartışma yapması gerekmektedir. Örneğin, bir elektrik santrali projesi gibi karmaşık bir konuda, sadece hararetli tartışmalar yapmak yerine, konuya hakim insanların görüşlerini almak daha doğru olacaktır.
Tomorrow & Gemini
Comments