Bir soru sorun. Ardından cevabı dinleyin. İşlemi tekrarlayın…
Bu işe başladığımda, diğer yazarların yaptıklarına bakarak çok fazla zaman harcadım. Web sitelerine, sosyal medyalarına ve hakkında yazdıkları şeylere baktım. Bunları yapmasaydım bile, muhtemelen istatistiklerine yine de bakardım diye düşünüyorum.
Sanki haftalık yeni abone sayılarına bakmak beni daha iyi bir yazar kılacak ve daha hızlı büyütecek. Öyle olsaydı, şimdi 100 milyonun üzerinde abonem olurdu. Zaman kaybı tamamen bu açıkças. Ve eğer vaktinizi bu şekilde harcamaya devam ederseniz, okuyucunuzun zamanını boşa harcamadığını kim söyleyebilir?
Yazmak ne yazdığınızla ilgili değildir
Bir adam bir keresinde bana dedi ki: “Yaptığınız her şeyi sizin gibi yapıyorum. Neden aynı sonuçları elde edemiyorum?”
Yazdığınız şey değil burada önemli olan. Nasıl bir yazarsınız? Asıl önemli olan bu. Seth Godin ile aynı konular hakkında yazabilirim, ancak aynı geçmişe sahip değilim. Peki nasıl farklı yazıyoruz? Aynı konu hakkında 10 kişi konuşabilir, ancak her insanın kendini ifade etme biçiminin farklı yolları vardır.
Siz ve ben hangilerinin sahte hangilerinin gerçek olduğunu kolaylıkla anlayabiliriz. Sadece birkaç cümle okumamız yeterli ve sonra “Evet, doğru” diyeceksiniz.
Şimdi, yazarken bunu neden unutuyorsunuz? Başkaları sizin yazdıklarınızı okurken sizinle aynı zihniyete sahip olacaktır. Yazmak için her oturduğumda sizi hayal ediyorum. Açıkçası, hepinizi tam olarak hayal edemiyorum, ama en azından içinizden birinin bile biraz şüpheci olabileceğini düşünüyorum. Ne yazdığımdan kesinlikle emin olmam gerekiyor. Aksi takdirde, sadece yazımı bir kenara atıp beni arayacaksınız.
Yazarların çoğu eleştiriden ya da diğer insanların onlara seslenmesinden korkar. Bu saçma. İşinizden nefret etmeye gerçekten zaman ayıran insanlar aptaldır. Hayır, öylece hiç bir şey yokmuş gibi giden insanlardan korkmalısınız. Bir yazar için en büyük tehdit budur: Umursamayan bir okuyucu kitlesi.
Dinlemek her şeydir
Peki bundan nasıl kaçınabilirsiniz? İnsanların dikkatini çekebilecek bir şeyi nasıl yazabilirsiniz? İnsanlarda yankı uyandırabilecek bir şey mi öncelikle o?
Gerçekten önemli olan şeylerin farkına varmaya başlayın. Arkadaşlarınızı, ailenizi, eşinizi, okuyucularınızı ve en önemlisi de kendinizi dinleyin.
Kendinizi insanlığı inceleyen bir araştırmacı olarak görün. Ve bunun çok geniş bir alan olduğunu düşünüyorsanız, yalnızca kendi konunuza odaklanın. Ve elbette içinizdeki ateş yakan şeye.
Bu, kurgu ve kurgu dışı konularda işe yarar. Günlük hayatın ayrıntılarını ne kadar iyi gözlemlerseniz, onları o kadar iyi anlatabilirsiniz. Hemingway’in bu sözü her şeyi açıklıyor:
“Dikkatlice dinleyerek çok şey öğrendim. Çoğu insan asla dinlemez.”
Şimdi muhtemelen “Nasıl daha iyi dinleyebilirim?” diye düşünüyorsunuz. Böyle bir şey yok. Ya dinleyicisinizdir, ya da değilsinizdir. Ben değildim. Ve sonra oldum. Bu kadar basit!
Sadece bir kararınıza bakar, hepsi bu. Bundan sonra bir dinleyici olacağım. Sadece kendi sesinizin dinleyicisi olmayın! İnsanların neler söylediğini ve neler yaptığını dinleyin.
Bir soru sorun. Ardından cevabı dinleyin. İşlemi tekrarlayın…
Bu kadar! Bunu her yazı parçası için yapabilirsiniz; Bu bir makale, kitap veya basit bir e-posta olsun fark etmez. “Düşünceleriniz neler?” gibi bir şey sorun.
Ve sonra insanların gerçekte ne söylediğine dikkat edin. Aşırı iyimser ve karamsar mesajlardan uzak durun. Bu yüzden birçok insan sosyal medyayı sevmiyor. Ya şimdiye kadarki en iyi şey ya da şimdiye kadarki en kötü şey olduğunu düşünüyorlar!
Aşırı şeyler kullanışlı değildir. Bu yüzden sosyal medyaya girdiğinizde yorumların yaklaşık % 99'unu kulak ardı edin gitsin. Düşünceli insanları dinleyin. Dengeli yanıtlar bırakanları.
Anlıyorsunuz, yazmak karmaşık değil. Birkaç yıldır yazma üzerine dersler veriyorum ve öğrencilerim stratejimin ne kadar basit olduğuna her zaman şaşırıyorlar. Genellikle araştırmak, kendi tarzınızı yaratmak, basit kurallar kullanmak ve dinlemek! Hepsi bu…
Peki ne düşünüyorsunuz? Biraz da dinleyelim, değil mi? :)…
