Kim olmak istiyorsunuz?
Hepimiz belirli bir alanda çalışıyoruz. Bu alanların herhangi birinde başarılı olmak istiyoruz. Herkes o işin en tepesindeki kişi olmak istiyor. Zirvedeki yalnızlığı yaşamak istiyor. Bir yazar en iyisi olmak istiyor. Bir futbolcu Ronaldo ya da Messi olmak istiyor. Bir yazılımcı Bill Gates olmak istiyor. Bir girişimci Steve Jobs ve bir ressam Leonardo Da Vinci olmak istiyor.
Her insan başarılı olmak ister
Siz hiç başarıyı elinin tersiyle iten gördünüz mü? Peki dilimizden düşmeyen ve adeta hayatımızın merkezine koyduğumuz bu “başarı” kelimesinin anlamı nedir? Başarı TDK’ya göre “başarma iş, muvaffakiyet” demektir. Hayatımızın merkezine koyduğumuz bir sözcük için çok dar bir açıklama. Başarı genel tanıma göre yapılan bir işi başarmaktır. Peki ama bir işte başarılı olmak için ne yapmak gerekir. Daha dorusu çevremizin ve özellikle kendimizin tatmin olması için ne yapmalıyız?
Arkadaşlar toplanın
ve size bu yazıyı okumadan önceki dayatılan tüm başarı tanımlarını ve kavramlarını unutun. Başarı için bir çizgi vardır. Bu çizgi önceden belirlenmiştir. Mesela benim fakültemde bu çizgi 60 puan ve en fazla iki ana dersten kalmak olarak belirlenmiştir. Size soruyorum başarı bu mudur?
Genel olarak yapılan hata her insanın eşit potansiyele sahip olduğu varsayılır. Bu bireyleri sanki aynı programlanmış androidler gibi aynı sınava sokarlar ve başarılı olmaları için belirli bir doğruluk beklerler.
Benim içinse hayat başarı çizgimi görmem açısından daha kolaydır. Ben her zaman kendimi o çizginin üzerinde görürüm. Başarılı olmamın tek ölçütü geçmişte yaptığım işler veya o anda yaptığım iştir.Şunu size kısa bir hikayeyle anlatayım.
Ben hukuk fakültesine ilk başladığım yıl çok zorluk çektim. Sorun asla dersler değildi. Benim baskıcı bir ailede büyütülmüş olmamdı. Şehrimden İzmir’e gelince kendimi çok özgür hissettim. Bu yüzden okula doğru düzgün uğramadım hatta bu işi bir adım daha ileri götürüp finallere girmedim. İkinci yıl kız arkadaşımın da ısrarıyla fakülteye arada sırada da olsa gitme kararı aldım. Bu sefer para sıkıntısı çektiğim için çalıştım ve bu yüzden derslere gidemedim. Ama sınavlarıma girdim ve ikinci sınıfa geçtim. Bu çoğu insan için bir başarısızlık hikayesidir. Ama benim için değil. Kendi yaptığım işi bir adım daha öteye taşımış oldum.
Sadede gelirsem…
Asla kendinizi başka insanlarla karşılaştırmayın. Bu kötülüğü kendinize yapmayın. Dünya üzerinde başka hiçbir insan sizin gibi değildir. Sizin beyniniz eşsizdir. Siz olaylara farklı yorumlar getirirsiniz. Sizin kendinizi karşılaştırdığınız birey gibi olmanıza gerek yok. Onun yaptığı bir iş başarı olabilir ama siz aynısı yaparsanız bu bir başarı değildir. Başarılı olmak mı istiyorsunuz? Güzel. O zaman elinizden gelenin en iyisini yapmadan o işin boğazını bırakmayın. Kendi potansiyelinizi aşın. Bu konuda benim gibi olun – sanırım egoistçe görünüyor-. Ben bir yazı yazdığımda etrafımda dağlar kadar kağıt olur. Bir keresinde bir arkadaşıma yazdığım yazıyı okuyordum. Arkadaşım yazıyı çok beğendi. Bense o kağıdı parçaladım. Arkadaşım bana “çok iyi olmuştu neden bunu yaptın” dedi. Ben de “daha iyisini yazabilirim” deyip baştan başladım. Ve ben o yazıyla bir kompozisyon yarışmasını kazandım.
Vazgeçmeyin.
Çünkü siz gördüğünüzden çok daha fazlasısınız. Şunu unutmayın. Başarısız insan yoktur. Pes eden insan vardır.
Aynaya bakın. Ne görüyorsunuz? Başarılı bir birey mi? Yoksa bir pes eden mi? Yaptığınız işlerde potansiyelinizi zorluyor musunuz? Yoksa benim elimden gelen bu deyip vaz mı geçiyorsunuz? Herkese başarı dolu bir hayat dilerim.
Ceotudent Blogger, Göktuğ Han