top of page

Blog Posts

Alfred Nobel ve Mirası

Nobel Ödülü, ünlü sanayici ve mucit Alfred Nobel’in kurduğu vakıf tarafından insanlığa hizmet eden kişileri onurlandırmak amacıyla 1901 yılında beri verilmektedir ve 1901 yılından günümüze, Nobel Ödülü, bir kişinin ya da kuruluşun alabileceği en yüksek onurlardan biridir.


Alfred Nobel ve Mirası

Uluslararası olarak önemli bir prestij kazandıran bu ödüle; bilim, sanat ve barış gibi konular açısından odaklanmak hepimize geçmiş tarihinden ve nasıl ortaya çıktığından daha cazip gelebilir.


Nobel Ödülü aynı zamanda, Alfred Nobel’in gelecek nesillere sunduğu kalıcı ve karmaşık bir mirasıdır. Hem barışın hem de savaşın bir arada olduğu bir adamın, ölümünden sonra Nobel Ödülü’nün kurucusu olması da dünya tarihi açısından bir ironi ve dönüm noktasıdır.


Nobel Ödülünün köklerine inmek ve dünyanın en saygın ödülü haline nasıl geldiğini öğrenmek istiyorsanız, okumaya devam ediniz…


Alfred Nobel ve Buluşu

Alfred Nobel

Alfred Nobel, Avrupa’nın çeşitli yerlerinde çalışmalar gerçekleştiren ve mühendis, kimyager olan bir iş adamının oğluydu. İsveç’in yerlilerinden olan ve ekonomik olarak iflas etmiş olan Nobel ailesi, 1842'de Rusya’nın St. Petersburg kentine göç etti ve Avrupa’nın bir takım güçleri arasında geçen savaş ve barış yıllarında, inişli ve çıkışlı zamanlar görecek bir aile şirketinin kurucusudur Alfred’in Babası.


Zeki bir öğrenci olan Alfred Nobel’in temel yaklaşımı çeşitlilikteydi ve dehası da inkar edilemezdi. 17 yaşındayken birkaç dili konuşabiliyordu ve ilgi duyduğu fen ilimleri açıkçası kimya ve fizikti.


Ancak Nobel, özellikle şiir, drama ve sanat ile de yakından ilgiliydi ve babası eğitimini daha da ilerletebilmesi için onu Avrupa’ya gönderdi. Paris’te eğitimini sürdürdüğü yıllarda Nobel, inanılmaz derecede patlayıcı özelliğe sahip, fakat dengesiz bir sıvı olan nitrogliserin icat eden İtalyan kimyacı Ascanio Sobrero ile tanıştı ve bu onun hayatının seyrini değiştirdi.


Babasıyla Rusya’da cephane ürettiği için Nobel, nitrogliserin potansiyelinin çok farkındaydı. O sıralarda barut bilinen en güçlü patlayıcı madde idi ve taşınması açısından çok kararlı ve güvenliydi. Nitrogliserin ise, baruta kıyasla çok daha güçlüydü, ancak sıvı formdaki bu maddeyi kullanırken meydana gelebilecek bir dengesizlik nedeniyle çeşitli kazaların oluşma riski çok yüksekti ve sonuçları ölümcüldü. Bu risklere rağmen, Nobel, barutun sahip olduğu kararlılığı, nitrogliserinde sağlamayı başarabilirse, onun endüstriyel kullanım alanlarının da sınırsız olacağını çok iyi biliyordu.


Kararlılığı kazandıran silis maddesini, silisli toprakta, silis tortul kayası formunda buldu. Nitrogliserin bu madde ile karıştırıldığında ise, toz haline getirilmiş şekli, silisli toprağı balmumu kıvamında bir macuna dönüştürdü.


Silis, nitrogliserine ihtiyaç duyduğu kararlılığı kazandırdı ve bunun yanında patlayıcı kalitesini de değiştirmedi ve Nobel 1867'de buluşunu patentledi ve yunanca güç anlamına gelen “dinamit” olarak isimlendirdi.


Dinamit

İnşaat maliyetlerini önemli ölçüde azaltan dinamit, endüstrinin, demir yollarının inşasını kolaylaştırmak için dağlar, kanallar ve düz yüzeyler arasında tüneller açılmasına izin verdi ve işleri çok kolaylaştırdı.


Dinamit olmasaydı, sanayi devrimi mümkün olamazdı ve dünyada genelindeki hızlı ve yaygın kullanımı, Nobel’i yaşayan en zengin insanlardan biri kıldı.


Ölüm Taciri Öldü


Bir efsaneye göre, Alfred Nobel 1888'de bir şok yaşadı. Bir gazeteci, Alfred ile ölen kardeşi Ludvig’i birbiriyle karıştırdı ve Alfred Nobel için “Le marchand de la mort est mort” başlığı altında bir ölüm ilanı yayınladı; ölüm taciri öldü.


Bu ona nobel ödülü konusunda ivme kazandırdı ancak gerçek muhtemelen daha az dramatik ve daha karmaşık.


Zenginlerin ömürlerinin sonlarına doğru daha parlak ve kalıcı bir miras bırakmak istemeleri olağandır ve Nobel de muhtemelen çok farklı değildi. Fakat Nobel sadece bir sanayici değildi, aynı zamanda bir bilim insanı, bir şair ve oyun yazarıydı, bu yüzden de bu alanları desteklemek istemesi çok şaşırtıcı olmasa gerek.


Üstelik, ailesinin serveti, Rus ordusu için silah üretiminden kaynaklanıyor olmasına rağmen, Nobel, dünyadaki barışı sağlama konusunda gerçekten endişeliydi. Ve bunu, bir zamanlar arkadaşı olan pasifist Bertha Von Suttner’e kaotik bir dünyaya barış getirme konusundaki görüşlerini ve endişelerini dile getirdiği mektubundan anlıyoruz.


Mektubunda Nobel, “İki ordu birliği bir kaç saniyede karşılıklı olarak birbirini yok edebileceği için belki de fabrikalarım daha erken savaşlara son verecek” diye ifade ediyordu.


Birinci Dünya Savaşı bunun tam tersini ispatlasa da, Nobel umutlu bu harabenin doğal olarak küresel barışa yol açacağını düşünmekte yalnız değildi ve kesinlikle sonuncusu da olmayacaktır.


Nobel’in İradesi ve Nobel Ödülünün Kurulması



Alfred Nobel 63 yaşındayken, 1896'da İtalya’nın San Remo kentinde öldü. Nobel mirasının çok azını ailesine bıraktı. Bunun yerine, Nobel servetinin büyük bölümünü; Fizik, Kimya, Tıp, Edebiyat ve Barış arayışındaki en büyük başarılar için yıllık ödüller verecek bir vakfa bağışlamaya karar verdi. Mirası konusunda, Rudolf Lilljequist ve Ragnar Sohlman, Nobel’in vizyonunu gerçekleştirecek bir temel oluşturmakla görevlendirildi.

Her bir Nobel Ödülü, dünyayı dolaşan ve Nobel’in varlıklarını yetkililerin veya Nobel’in akrabalarının sınır dışı edilmelerini etkili bir şekilde önleyebilmeleri için güvence altına alan Sohlman ve Lilljequist’in ortaya koyduğu özel bir çabanın sonucudur. Bu çabalar beş yıl sürmesine rağmen, nihayet başardılar ve ilk Nobel Ödülü 1901'de verildi ve bu güne kadar da devam etti.


Nobel’in Mirası


Suçlu bir vicdanın mı sonucu, yoksa haksız zenginlik elde eden bir sanayicinin kendisini toplum nezdinde temize çıkaran nihai bir makyaj projesi mi olduğunu bilmemiz pek mümkün değil, ancak 120 yıldır bu ödül akademik çalışmalarda gösterilen başarıların bir sonucu.


Nobel Ödülü

Verilen ödül gerçektir, dünyanın en prestijlisi ve insanoğlunun bildiği en çok arzu edilen onur ödülüdür.


Bilim ve Tıp alanındaki devrim niteliğindeki çalışmalara, dünya barışının nedenini daha da ileri götürenlere Nobel Ödülünün verilmesi onların tanıtılmasını sağladı. Zira kendi ülkeleri dışında asla tanınmamış olabilecek şairler, yazarlar ve bilim insanları küresel bir izleyici kitlesine tanıtılmıştır.


Motivasyonundan bağımsız olarak, Alfred Nobel bize, Nobel Ödülü ile uluslararası kültürel mihenk taşı niteliğinde bir miras bıraktı.


 

Not: Bu çeviri makale daha önce Medium sitesinde yayınlanmıştır.

10 views0 comments
  • Beyaz LinkedIn Simge
  • Beyaz Facebook Simge
  • Beyaz Heyecan Simge

BU İÇERİĞE EMOJİ İLE TEPKİ VER

bottom of page