top of page

Blog Posts

Minimalizmi Sevmemin Nedenleri ve Bana Kazandırdıkları

Minimalizm zaman kazandırıyor, para tasarrufu yapmamı sağlıyor ve beni daha iyi bir insan kılıyor… Minimalizm, kendimi tanımladığım ve varlığımın bir parçası olarak gördüğüm yaşam felsefemdir. Beni ben yapan şeydir. Şunu kesinlikle söyleyebilirim ki, minimalist olmayan bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldim, fakat küçültme ve ihtiyacım olmayan şeyleri ortadan kaldırma fikri, her zaman yaptığım bir şey olagelmiştir.



İnternette geziniyorsanız ve hayatınız açısından neler yapabileceğinizi merak ederek minimalizm hakkında makaleler okuyor ve bu tarz bir hayatı öğrenmeye çalışıyorsanız, işte tam da yerindesiniz, zira bunun bana kazandırdıklarını ve neden minimalizmi sevdiğimin cevapları:


 


1| Minimalizm Bana Zaman Kazandırıyor

Bu, bir çok insan tarafından minimalizm açısından tartışılagelen bir husus değil elbette, fakat minimalizm konusunda en sevdiğim şeydir diyebilirim. Daha az şeylere sahip olduğunuzda ve daha az şeyler satın aldığınızda, alışverişe daha az zaman harcıyorsunuzdur doğal olarak.


Alışverişe çıkmayı, iyi vakit geçirme etkinliği gibi değerlendirirdim bir zamanlar. Gençken, ben ve bir arkadaşım tüm günlerimizi yerel alışveriş merkezlerinde, büyük mağazalarda ve indirimli reyonlarda geçirir, eve o gün aldığımız güzel şeylerle dolu büyük paketlerle dönerdik. Kendi kendimize bunlara “ihtiyacımız olduğunu” söylerdik çünkü Instagram’da ve Tumblr’da beğenilmek istediğimiz insanlar vardı, ama bu kesinlikle doğru değildi. Biz sadece beğenilmek istiyorduk. Her neyse, bu saçma sebeple alışveriş çılgınlığı yaşıyorduk resmen.


Artık bir minimalist olduğuma göre, alışveriş benim açımdan baş belası bir husus artık. Alışveriş yaparken çok hızlıyım. Yedi dakika içinde büyük bir mağazaya girip çıkabilirim mesela. Hatta açken markete gitmeme ve tüm mağazayı satın almama gibi mistik yeteneğin kilidini bile açtım. Minimalist olmayan erkek arkadaşım, mağazalara gitmekten duyduğum nefretle ilgili zalim biri olduğumu söylüyor mesela.


 


2| Minimalizm Hayatımı Daha Kolay Hale Getiriyor

İnsanlar her zaman minimalist olmanın, temizlik yapmayı kolaylaştırdığından bahseder, ancak temizlemenin neden önemli olduğunu söylemeyi de unuturlar maalesef. Evlerimizi temizlemiyoruz, fakat Tanrı bize şunu söylüyor: “bunu yapmazsanız, cezalandırılacaksınız”, ve biz de temizliyoruz zira temiz bir evde yaşamak en güzeli değil mi?


Temiz bir evde büyümedim maalesef. Ebeveynimin evinde herhangi bir şey yapmak bile, on beş dakikadan bir saate kadar sürebilen hazırlık süreçleriyle gerçekleştirilebiliyordu. Bu hazırlık sürecinde istediğimi yapmak için yer açmak ve yapmak istediğim temizlik için gerekli malzemeyi bulmak için evi tepeden tırnağa altına üstüne getirmem gerekiyordu, zira ev eşya deposu gibiydi ve aradığınız hiç bir şeyi yerinde bulmanız da pek mümkün değildi. Bu yüzden çoğu zaman aradığım şeyi satın almak için dükkanların yolunu tutardım. Sonuç olarak, kendi yatak odamın sınırları dışında pek temizlik yapmadım diyebilirim.


Bir yetişkin olarak bu sorunu pek yaşamıyorum artık. Minimalist yaşam felsefemin gereği olarak pek bir şeye sahip değilim. Zira çok fazla eşyam olmadığı için evdeki alanım genellikle çok temiz. Evdeki yaşam alanım çok temiz olduğu için günü çalışarak, sulu boya resmi yapmak veya yemek pişirmeye çalışmakla geçirmek konusunda karar vermem benim için çok kolay. Asla temizlik yapmam, yer açmak için eşyaların konumlarını değiştirmem, bir şeyler arayıp bulmam veya bir şeyleri kaldırmam gerekmiyor. Suluboyalarım tam orada rafta ve masam zaten temiz, bu yüzden biraz su döküp hemen çalışmaya başlayabilirim.


 


3| Minimalizm Bana Para Kazandırıyor

Sadece üçüncü sırada olmasına şaşırdım, ancak diğer ikisi gibi minimalizmi sevmemin sebeplerinden biri de paradan tasarruf sağlıyor olmamdır.


Minimalizmin bana para kazandırdığı bazı yolların olması aşikar. Artık yukarıda anlattığım alışveriş çılgınlıklarındaki kıyafetlere yılda 2000 dolar harcamıyorum. Veya her yıl en yeni ve en iyi dizüstü bilgisayara, tablete veya telefona 2000 dolar harcamıyorum. Ve finansal olarak kendi arabamı alacak kadar güçlü olmadan önce minimalist olduğumdan beri, çok fazla araba kullanma ayrıcalığı için hiçbir zaman 10.000 $ ödemiyorum.


Minimalizmin bana para kazandırdığı bazı yollar da o kadar açık değil. Örneğin, kullanılmış arabalar sadece satın aldığınızda daha ucuz olmakla kalmaz, aynı zamanda daha uygun araba sigorta primleri de söz konusudur sıfır araba almaya kıyasla. Ayrıca onarımları da daha ekonomiktir. Örneğin; yakın zamanda, 2009 model Ford E250 aracımın tüm ağır bakımları kapsamında ön fren tertibatının değiştirilmesi için 1000 $ ödedim; fakat yakın zamanda araba satın aldığı bayi, annemden minivanında yeni bir “yedek park sensörü” için 1000 dolar talep etti. Onun fren tertibatını değiştirmesinin ne kadar tutacağını tahmin bile edemiyorum. Daha az iş yaptığım ve daha az şey satın almak için daha az yere gittiğim için de, gaza daha az basıyorum ve daha az yakıt tüketiyorum doğal olarak.


Minimalizm ayrıca kiradan da tasarruf etmemi sağlıyor. Sahip olunacak daha az şey olduğundan, bir evin ferah hissetmesi için daha az alana ihtiyacım var. Bu, hem metrekare hem de bütçem açısından kullanabileceğim konut seçeneklerinin sayısını büyük ölçüde artırıyor. Konut masraflarımı ayda 500 doların altında tutmak için genellikle biraz eski ama uygun fiyatlı ev seçeneklerini tercih ediyorum.


Tüm bu azalan maliyetler bana kariyer olarak yazmaya devam etmem için ihtiyacım olan finansal esnekliği sağlıyor. Minimalist olmasaydım, finansal anlamda daha yüksek gereksinimlerimi karşılayabilmek için tam zamanlı bir işte çalışmamın gerekeceğine hiç şüphem yok.


 


4| Minimalizm Seyahat Etmemi Kolaylaştırıyor

Her gezginin bildiği bir şey; çoğu insanın seyahat ederken çok fazla gereksiz eşya yanında bulundurmasıdır.


Gezginlerin dünyayı dolaşırken yanlarına yalnızca büyük bir sırt çantasını almalarının nedeni, seyahat etmek için gerçekten sadece büyük bir sırt çantasına ihtiyaçlarının olmasıdır. Fakat bu gereksiz tüm eşyaları bu çantaya sığdırmanız anlamına gelmemelidir.


Evde ne kadar az vakit geçirdiğimi görmek, ne kadar az seyahat etmem gerektiğini görmeme yardımcı oldu. Sahip olduğum kıyafetler büyük bir çantaya sığabilir, bu yüzden kısa tatilim boyunca dört mevsimi içerecek bir yere seyahat etmiyorsam, sırt çantamdaki giysilerden fazlasına ihtiyacım olmayacağını biliyorum. Bunu küçük hijyen ürünleri çantamla (makyajsız, saç kremi yok) ve bilgisayar ekipmanımla birleştirin ve iki haftalık bir yolculuk için ihtiyacım olan her şey bir spor çantasına rahatça sığabilecektir. Bugüne kadar, bir uçuşta bagajlarımı hiç kontrol etmedim ve eve giderken her zaman hediyelik eşya için çantamda yerim vardır. Şu kesin ki, minimalist yaşam felsefem, tatile gitmeyi çok daha kolay hale getiriyor.


 


5| Minimalizm Beni İlginç Kılıyor

Alışverişi bırakmaya karar verene kadar fark edemeyeceğiniz bir şey; Amerika’da alışverişin ne kadar önemli olduğudur.


Hayatınızı alışveriş yaparak geçirmek için her hafta sonu yerel alışveriş merkezini ziyaret etmek zorunda değilsiniz. Herhangi bir şehir veya banliyödeki işletmelerin yüzde sekseni bir mağaza veya bir restorandır. Bir şehirde dolaştığınızda zamanınızı geçirebileceğiniz mekanların yüzde sekseni alışveriş seçenekleri olacaktır.


Alışveriş yapmayı bıraktığınızda, bir Amerikan şehrinde ne kadar az şey yapılabileceğini göreceksiniz. Portland veya Asheville gibi alışılmadık bir yerde olmadığınız sürece, alışveriş yapmak dışında pek yapabileceğiniz bir şey yoktur.


Geleneksel alışveriş seçeneklerinin hiçbiri minimalizmi cezbetmediğinden, zamanımızı geçirmek için başka yollar ararız. Hobiler yaparız (benimki suluboya resim yapmak ve kamp aracımla seyahat etmek gibi). Yemek yapmayı öğreniriz. Yerel park alanlarını ve ulusal ormanları ziyaret etme fikrine odaklarınız. Şarkı söylemeyi tercih ederiz. Minimalist yaşam felsefesi hayatımıza yeni renkler katıyor ve bizi daha ilginç kılıyor.


 


6| Minimalizm Hayatımı Daha Eğlenceli Hale Getiriyor

Alışverişe çıkmak ya da para harcamak istemediğim için, “Microcenter’a gidip etrafa bakma” fikri beni pek cezbetmiyor. Orada sergilenen yeni sanal gerçeklik başlığının ne olduğu umurumda bile değil. Yerel kitapçılarda dolaşmak ve orada satılan kitapların fahiş fiyatlarını görmek istemiyorum. (Bu okumadığım anlamına gelmez. Bunu ücretsiz olarak yapmanın yollarını tercih ediyorum). Ve en önemlisi, kesinlikle Target’ta dolaşmak istemiyorum.


Mağazalarda dolaşma zevkinizi kaybettiğinizde, mağazalar gerçekten gözünüzde çirkin görünmeye başlar. Her zaman gösterişli flüoresan lambalarla aydınlatılırlar ve çekici olmayan kirli beyaz renkte laminat karo zeminlere sahiptirler ve mağaza faaliyetlerinin donuk bir arka plan uğultusunu maskelemek için eski müzikleri kullanırlar. Gerçekten o kadar da eğlenceli değillerdir.


Katılmayabilirsiniz. O zaman kendinize şunu sorun: ölüm döşeğindeyken, Target’ta daha fazla zaman geçirmeyi dileyecek misiniz?


Minimalizm sayesinde, zamanımı açıkçası daha eğlenceli bir şekilde geçirmekle daha çok ilgiliyim. Microcenter’a gitmek yerine arkadaşlarımla yerel parka gidip hamakta kitap okumak ya da futbol oynamak istiyorum. Park için çok geç olursa, herhangi bir şey hakkında uzun sohbetler gerçekleştirmek için arkadaşlarımla bir bara gidip birkaç içki içmek istiyorum. Aynı yerde olamazsak, birlikte Fortnite oynamak istiyorum.


Bu asla alışverişe gitmem veya gittiğimde asla zevk almadığım anlamına da gelmez. Erkek arkadaşım ve ben, son iki gündür şehirdeki kitapçıları ve video oyunu dükkanlarını ziyaret ederek geçirdik. Ancak bu alışveriş gezileri sadece seyrek olurlarsa eğlencelidir ve aslında satın aldığımız kitapları okur ve video oyunlarını oynarız. Değilse, bu alışveriş gezileri boşa geçen zamandan başka bir şey değildir.


 


7| Minimalizm Beni Daha İyi Bir İnsan Kılıyor

Bu, minimalizmle ilgili karşımıza çıkabilecek listelerde pek göremediğimiz başka bir şeydir, ama en önemlisidir; Minimalizm beni daha iyi bir insan kılıyor.


Ciddi bir minimalist olmadan önce, insanların sahip olduğu şeylere dikkat ederdim. Dizüstü bilgisayarlarının MacBook mu, Windows mu yoksa başka bir marka mı olduğunu not alır ve bilgisayarının kaç yaşında olduğunu sorardım. Elbette bilinçli olarak değil, ama birini nasıl gördüğümü etkilerdi bu. Birisi en yeni, en büyük MacBook’a sahip olduğunda, bu beni etkilerdi.


Minimalist olduktan sonra bunu yapmayı bıraktım. Artık en yeni 3000 $’lık Apple donanımına sahip olmayı istemediğim için, başkalarının sahip olup olmadığını artık umursamıyorum. Artık birinin akıllı saat veya AirPods’a sahip olup olmadığını fark etmiyorum. Apple hayranı babam ya da Google hayranı en yakın arkadaşım söylemedikçe yeni teknolojik ürünlerin ne zaman çıkacağını bile bilmiyorum.


Giysilerle de aynısı söz konusu. Bir keresinde size neyin moda neyin şık olduğunu söyleyebiliyordum. Birinin kıyafetinin ne kadara mal olduğunu ve nereden aldığını tam olarak tahmin edebiliyordum. Tüm farklı saç kesimlerini ve onları hangi tür insanların tercih ettiğini biliyordum. Bana göre, stil anlayışınız bir kişilik olarak kim olduğunuzu anlatıyordu.


Şimdi neyin moda olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Hi-low elbiseler artık modası geçmiş olmalı çünkü artık şehrimdeki kolej kızlarının onları giydiğini görmüyorum ve konsinye dükkanlarında bulmak gerçekten çok kolay. Bazen tuhaf, yüksek bakım gerektiren saç stillerine sahip üniversite öğrencilerini görüyorum ve bunun için nasıl zaman bulduklarını gerçekten merak ediyorum.


Her halükarda, neyin moda olduğuna dair yargım eskisinden çok daha basit. Kefal ya da fare kuyruğunuz olmadığı sürece, giysilerin tam oturduğu ve ayakkabılarında delik olmadığı sürece benim için yeterince şıksınızdır.


İnsanlarla ilgili bu şeylere dikkat etmediğim için, onları oldukları gibi takdir edebiliyorum artık. Kadınlara surat atan kasları yırtık sarışın adam seksi değil, sürüngendir. Markalı sırt çantası ve ayakkabı giyen kadın sofistike değil, kendini beğenmiştir.


Pamuklu polo ve pantolon giyen adam da pespaye değil, çalışkandır. Saçı her zaman dağınık ve bir at kuyruğu biçiminde olan kız tembel değil, odaklanmıştır.


Her geçen gün, insanların dışarıda kim olduğunu daha az, içeride kim olduğunu daha çok görüyorum. Bu, yüz Apple MacBook’a bedel olan bir beceri.


Tüm bunları söylemek gerekirse, minimalist olmayı düşünüyorsanız, bunları yapmanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Bir spor salonu alışkanlığı oluşturmak veya hevesli bir okuyucu olmak gibi aslında, ve asla pişman olmayacağınıza eminim.

Recent Posts

See All
  • Beyaz LinkedIn Simge
  • Beyaz Facebook Simge
  • Beyaz Heyecan Simge

BU İÇERİĞE EMOJİ İLE TEPKİ VER

bottom of page