“İyi yazılar kaleme almak isteyen insanlar için tavsiyeleriniz var mıdır?” diye soruyor okuyucularımdan biri…
Uzun yıllardır, ki okuyucularımın çoğunun da bildiği gibi, dört yılı aşkın bir süredir blog yazıları kaleme alıyorum Öncesinde de çekmecemde unutulmuş ve toz tutmaya yüz tutmuş yayınlanmamış bir kaç romanım da var.
Farklı yazı stilleri, farklı konular, farklı formatlar denedim bu romanlarımda ve blog yazılarımda geçen yıllar içinde…
İşte bu yıllarda yazmayla ilgili öğrendiğim en önemli iki şey:
Başarılı yazılar okuyucuların dikkatini çeker
Yazmaktaki hünerinizi kaliteye değil, niceliğe dayalı hedefler belirleyerek geliştirin
Başarılı yazılar okuyucuların dikkatini çeker
Bu, her şeyden önce, muhtemelen yazı yazma konusunda öğrendiğim en önemli derstir. Bu, apaçık anlaşılıyor ki aslında benim için bu vahiy gibi bir şeydir. Görülen o ki, yıllarca yazmanın aslında tamamen kendimle ilgili bir şey olduğu, yani okuyucularımla nasıl karşılaşmak istediğimi, sesimi nasıl ifade etmek istediğimi, benzersiz ve kişisel izlenimlerimi dünyaya nasıl duyurabileceğimi ve bir iz bırakabileceğimi varsaymıştım.
Bunun en güzel bir örneği, temizlik yaparken, çok uzun zaman önce rastladığım ve başarısızlıkla sonuçlanan üniversite makalem oldu. Üniversitede yayınlandığında şok olmuştun aslında, zira makalem gerçekten utanç vericiydi.
Makalemde her kelimeyi daha uzun ve daha etkileyici bir eş-anlamlısı ile değiştirerek kendimi daha akıllı gösterme gayreti içinde olduğum çok açık bir şekilde belli oluyordu ve şöyle bir kanaate ulaşmıştım makalenin sonunda: “Hayatımda, normal herhangi bir durumda, dikkatimden kaçamayan gelişigüzel şeylerin biraz uzun bir listesi gibiydi ve adeta çorba gibiydi”
Bu noktada şu dersi çıkardım kendime: Okuyucunuz için yazın. Ne söylemek istediğinizi ve onların neyi anladığını yada anlamadığını bilin, yani onların zihninden düşünerek yazın. Size ve sözlerinize verdikleri bu değerli anlarda, bir şeyler öğrenebilmeleri veya hissedebilmeleri için yazın. Gelecekteki gün ve haftalarda mesajınızı hatırlamaları kolay olacak şekilde yazın.
Yazmadaki hünerinizi kaliteye değil, niceliğe dayalı hedefler belirleyerek geliştirin
Yazmak bir tasarım ya da başka herhangi bir zanaat gibi bir şeydir ve uygulama gerektirir. Başlangıçta, temel sözcüklere, kelime seçimine, cümle yapısına, dikkat ederek kulağı yormayacak bir şekilde bir paragraf akışı yaratmak için çok fazla mesai harcadım. Bu sinir bozucu ve yorucu idi ama daha iyi bir yazar olma yolumda gerekliydi de. Yazılarım geliştikçe ve iyileştikçe, yazma mekaniği zamanımın daha azını işgal eder oldu ve okuyucuma vermek istediğim mesaj üzerinde daha derinlemesine düşünme fırsatı yakalayabildim.
Daha iyi bir tasarım veya başka herhangi bir zanaat için herhangi bir kısayol olmadığı gibi, daha iyi yazma için de bir kısayol yoktur.
Öncelikle basit bir şekilde yazın, zira sonrasında kolaylaşacak. Bana en çok yardımcı olan şey de bu noktada, hacim bazında yazma hedefleri belirlemekti.
Blog yazarlığımın ilk yılında hedefim her hafta bir şeyler yayınlamaktı. Kısa ya da uzun, iyi ya da boktan olabilir, ancak her Salı günü bir kez “yayınla” düğmesine basmak zorunda hissediyordum kendimi ve öyle de oluyordu.
Kaliteyi hedeflediğimde ise, — Sadece harika olduğunu düşündüğüm yazıları yayınlamalıyım diye düşündüğümde — ortaya çıkan ürünün sonuçta nadiren olabileceğini fark ettim (çünkü hızlı bir şekilde yazdığım çoğu şey harika değildi), bu da daha az motive olduğum anlamına geliyordu. Oysa nicel hedeflerin hepsi; — mesela günde 500 kelime, haftada bir blog yazısı, ayda bir dergi girişi, her iki haftada bir Facebook’ta uzun bir yazı yazmak, vb. — gerçekleştirilebilir hedeflerdir, yani ulaşılabilir hedefler oldukları anlamına geliyor ve beni daha iyi motive ediyorlardı.
