top of page

Blog Posts

Helsinki Otogarı Teorisi

Helsinki Otogarı Teorisi, yaratıcı bir iş yaparken ilerleme kaydetmediğinizi düşündüğünüzde size yol gösteren bir metafordur. Bu teori, 2004 yılında fotoğrafçı Arno Rafael Minkkinen tarafından ortaya atılmıştır¹.



2004 yılının Haziran ayında, Arno Rafael Minkkinen New England Fotoğraf Okulu'ndaki konuşmasında Helsinki Otogarı’ndan yola çıktığı çarpıcı bir örneğe yer verir:


Helsinki Otogarı'ndan kalkan tüm otobüslerin başlangıçta aynı yöne gittiğini, ancak yol boyunca farklı rotalara ayrıldığını söyler. Eğer otobüsten inip başka bir otobüse binerseniz, yine aynı yöne gideceksiniz. Ancak otobüste kalmaya devam ederseniz, kendinize özgü bir yerde varacaksınız².


Bu teori, yaratıcı işlerde başarılı olmanın sabır, tutarlılık ve kendine güven gerektirdiğini vurgular. Eğer yaptığınız işi seviyorsanız ve kendinizi geliştirmeye devam ediyorsanız, bir noktada diğerlerinden farklılaşacak ve kendi tarzınızı oluşturacaksınız. Eğer sürekli olarak yeni işler denemeye veya başkalarının yaptıklarını taklit etmeye çalışırsanız, asla kendinizi bulamayacak veya özgün bir şey üretemeyeceksiniz³.


Helsinki Otogarı Teorisi, yaratıcı işlerde ilerleme kaydetmenin tek bir doğru yolu olmadığını, ancak herkesin kendi yolunu bulabileceğini de gösterir. Önemli olan, yaptığınız işe inanmak ve ona bağlı kalmaktır. Böylece, zamanla kendinizi ifade edebileceğiniz ve başkalarına ilham verebileceğiniz bir eser ortaya çıkarabilirsiniz.


Bu noktada akla şu iki soru gelmektedir:


  • İlerleme kaydetmediğinizi düşündüğünüzde ne yapmalısınız?

  • Benzersiz yaratıcı tarzınızı nasıl tanımlarsınız, sizi diğerlerinden ayıran nedir mesela?


Helsinki Otogarı teorisi, yolculuğunuzun ilk aşamalarının gerçekten başlamakla, alanınız için bir fikir edinmek ve bir iş portföyü geliştirmekle ilgili olduğunu etkili bir şekilde söyler.


Çalışarak ve neye ilgi duyduğunuzu anlamaya başlayarak, o alandaki becerilerinizi derinleştirmek için bu anlayış üzerine bir şeyler inşa etmeye başlarsınız. Zamanla, bir çalışma biçimine ve çevrenizdeki insanlardan farklı bir dizi sonuca dönüşen kendi tarzınızı yaratmaya başlarsınız.

Helsinki Otogarı Teorisi, genellikle gözden kaçan bazı önemli ayrıntıları da netleştirmeye ve ayırt etmeye yardımcı olur.


Tutarlılık Başarıya Götürür Mü?

Helsinki Otogarı Teorisi

Helsinki Otogarı Teorisinin en önemli özelliği, sizi daha fazla iş yapmaya değil, daha fazla yeni iş yapmamaya, denemelerinize uzun süreli şans vermeye teşvik etmesidir.


Otobüste kalarak, benzersiz, ilham verici ve harika bir şey üretene kadar kendinize yeniden çalışmak ve gözden geçirmek için zaman tanıryabilirsiniz. Sadece gemide kalarak, ustalığın kendini göstermesine izin verirsiniz.


Malcolm Gladwell'in Outliers adlı kitabında, belirli bir alanda uzman olmak için 10.000 saatlik kasıtlı uygulama gerektiğini belirtir. Bunu gerçekten yapmanın tek yolu ise otobüste kalmak.


Yaptıklarınızı beğenen insanlar ve yaptıklarınızdan hoşlanmayanlar her zaman olacaktır.

Helsinki Otogarı teorisi, her seferinde pes etmeye ve başlangıca geri dönmeye bambaşka bir açıdan yaklaşır. Size devam ederseniz, ilginç ve gittiğinize memnun olacağınız bir yere varacağınızı vaat eder.

Artık benzersiz olduğunuz, bir tarzınız olduğu ve kendinizi herkesten nasıl farklılaştırabileceğinizi bulacağınız bir yer üstelik.

Ve bunu yapmak için sadece çok basit bir şey yapmanız gerekir: Otobüste kalmak. 🚌


Kaynaklar:



Recent Posts

See All
  • Beyaz LinkedIn Simge
  • Beyaz Facebook Simge
  • Beyaz Heyecan Simge

BU İÇERİĞE EMOJİ İLE TEPKİ VER

bottom of page