Doğru Şeylere Odaklanabilmek için Haftalık Hatırlatma Mektupları… Stoacılığı 2015 yılının başlarında keşfettim, tam da büyükannemin öldüğü sıralardı, ki sevdiğim biriyle hüzünlü bir ayrılık yaşıyor ve ayrıca kariyer değişikliği ile uğraşıyordum. Zira her şey aynı anda bir anda oldu. Stoacılık, bu zor zamanlarda dirençli kalmama yardımcı oldu. O zamandan beri de bu felsefe üzerine düşünüyor, yazıyor, çiziyor ve çalışıyorum…
Seneca’nın ünlü mektuplarından esinlenerek, “Stoacı Mektubu” adını verdiğim, ve haftalık düzenli olarak Medium’da yayınlayacağım bir köşe yazısı serisi başlatıyorum.
Kabaca söyleyecek olursam(ve oldukça genelleştirerek), hayatınızda temel alabileceğiniz iki felsefe vardır.
Zevk Peşinde Koşmak: Hedonizmi ve Epikürcülük gibi bazı fikirleri düşünün.
Yaşayarak Zevke Ermek: Kendine güvenmeyi teşvik eden Stoacılık, Zen ve diğer felsefeleri düşünün.
Zevk peşinde koşmanın, dünyanın şuan ki mevcut felsefesi olduğuna inanıyorum. Zira zevk alabilmek için, sürekli tüketen ve gerçeklerden kaçış içinde olan bir toplumda yaşıyoruz.
Bir çoğumuz hayatta rahat etmek istiyoruz. Hayatımızı daha iyi hale getirmenin yanlış bir tarafı yok elbette, lakin bu felsefeyi çok ileriye taşımak büyük bir risktir esasında.
Öncelikle zevk peşinde hareket ettiğinizde, hedonik (haz) koşu bandında ilerleyen hayatınızda tökezleyip düşme riskiniz çoktur. Bu yeni bir şey de değil. Hepimiz sosyal medyanın bizi değersiz ve depresif hissettirdiğini zaten biliyoruz. Mutluluğa giden yolu satın alamayacağımızı da. Ayrıca zevk peşinde koşmanın bizi arzularımızın kölesi haline getirdiğini de.
Yine de her gün bu zevk tuzaklarına bir şekilde düşüyoruz.
Seneca’nın Lucilius’a Yazdığı Ahlaki Mektuplara Giriş
En sevdiğim filozoflardan biri Seneca’dır. O sadece bir düşünür değildi, ayrıca uzun bir siyaset kariyeri vardı, senatör olarak görev yaptı ve daha sonra Nero’nun danışmanlığında bulundu. Eserleri onun ne kadar pratik olduğunu gözler önüne seriyor.
Hayatının sonlarına doğru seyahat etmeye ve arkadaşı Lucilius’a mektuplar yazmaya başladı.
Bu mektupları yazmaktaki amacı, hazcı eğilimleri olan ve yoğun bir hayat yaşayan Lucilius ile Stoacı düşüncelerini paylaşmaktı. O sırada Seneca kamusal yaşamdan bir adım geri çekilmiş ve Roma’yı terk etmişti.
Seneca, Güney İtalya’nın sessiz kırsalından Lucilius’a 124 tane mektup yazdı. Uzun zamandır bu mektupları okuyorum ve Seneca’nın büyük bir hayranıyım diyebilirim. Seneca’nın, arkadaşını daha sabırlı olmaya, sükunet peşinde koşmaya ve kontrolünde olan şeylere odaklanması gerektiğine ikna etmeye çalıştığını anlayabilirsiniz mektupları okuduğunuzda.
Bu mektuplar, hayattaki doğru şeylere odaklanmak için bir hatırlatıcı görevi görüyor açıkçası. Stoacılar, mutlu bir yaşam sürmek için sürü şeklinde hareket etmek yerine, sürüye karşı çıkmanız gerektiğine inanırlar. Seneca kardeşine yazdığı bir mektupta şunu yazmış:
“En alışılmış olanı değil, en iyisinin ne olduğunu, yapılacak şeyi ve sonsuz mutluluk iddiamızı neyin tesis edebileceğini araştıralım.”
Haftalık Stoacı Mektubu: Önemli Olana Odaklanın
Seneca’nın arkadaşına yazdığı mektuplara bayılıyorum zira 21. yüzyılda yaşadığımız halde, sanki size ve bana yazılmış gibi geliyor. Seneca, Roma’nın yoğun ve debdebeli yaşamından uzaklaşmayı başarmış ve arkadaşı Lucilius’a da dışarıdan görebilmesini sağlayan bir bakış açısı kazandırmıştır. Bazen zihninizden çıkarmanız gereken tek şey de budur.
Her Cuma günü, takipçilerim için Stoacı felsefe temelinde bugünün sorunları ve endişelerini ele alan yeni bir mektup yazacağım. Mektup tarzı ve içinde barındıracağı hisler Seneca ile aynı olacak mümkün oldukça. Bu mektupların amacı, hayattaki en önemli şeylere odaklanmanıza yardımcı olmaktır. Zira sizin değer verdiğiniz şeylere, sürünün değil.
Her şey gönlünüzce olsun. Kalın Sağlıcakla :)
Comments